İçimizden biri...

A -
A +

Cem Karaca'nın vefatından sonra çok sayıda yazılar çıktı. Önce sizlere Cem Karaca'yı değişik yazarların kaleminden arz edeyim: 13 Şubat 2004 tarihli Milliyet gazetesinde popüler kültürde: "Cem Karaca alkışlarla girdi hayatımıza; tekbirlerle gitti... Rock'tan... Hakk'a..." Can Dündar'a göre: "Müzik dünyasının starları birer ikişer dine dönüyor ve cenazelerinde tekbir sesleri yükseliyor. Peki ne oluyor da ateist rock, Hakk'a kavuşuyor?.. Devrimci şarkılarıyla hayatımıza giren Cem Karaca'nın cenazesi tekbir sesleriyle kaldırıldı. 1 Mayıs marşlarıyla salonları titreten Timur Selçuk (Başucu kitabım Kur'an-ı kerim'dir) dedi. 'Mevla'yı bulma yollarında sevdadan geçme faslında' olduğunu söyleyen Mazhar Alanson 'Yandım yandım' şarkısını Kâbe'de Hazreti Muhammed (Sallallahü aleyhi ve sellem) için yazdığını açıkladı. Cat Stevens uyuşturucunun pençesindeyken İslâma döndü ve Yusuf İslâm adını aldı... Acaba popçular mı dindarlaşıyor? Yoksa din mi popülerleşiyor?" "Asla inkâr etmedim..." Müslüman kimliğinden rahatsız olanlar kabir hayatına alkışlarla uğurlanırken; hatta bazısı cenaze namazı istemezken; deniz kenarında kumdan şatolar yapan, çakıl taşlarıyla ve midye kabuklarıyla oyalanan Cem Karaca son anda uyandı. "Beni tekbirlerle (aslında niyeti dualarla) uğurlayın" dedi. Tekbir son derece şereflidir. Ama İslamiyette cenaze sessizce, kalben ve kimsenin duymayacağı sadece kendisinin duyacağı dualarla sonsuz hayata yolcu edilir. Cem Karaca kırgın gitti. Sanat dünyasında kıymeti bilinmedi. Son 10 yıldır sanat dünyası ve tanınmış entelektüellerin cenazelerinin alkışlarla uğurlanması moda olmuştu. Cem Karaca vasiyeti ile bu bid'ati yıkmak istedi. En azından temelini sarstı. Cem Karaca'nın cenazesi, yeni bir milat sayılır. Geçmişte "ALLAH YAR" ile bazıları Cem Karaca'yı bir nevi terk ettiler. Piyasanın arzu ettiği müzik yerine hissettiği müziği yaptı. Kendi ifadesine göre: "... Ateizme gelince ben hiçbir zaman hiçbir yerde YARATANI İNKÂR ETMEDİM." Müzik görüşü ise: "Batı'ya bakmak yerine kendi değerlerimize yüzümüzü dönerek oradan aldıklarımızla nasıl bir sentez oluşturabilirizin" simgesiydi. Elbette İslami yaşantısında eksiklikleri vardı. Ama kendi ve yakınlarının ifadesine göre: "Dindar görünmeye utananlara inat; daima Müslüman görünmek istedi." Ve bazı geceler ağlayarak Salevat-ı şerifeyi yüksek sesle söylerdi. "Ben zavallı biriyim, sana kulluk edemedim, Allahım beni affet" sözleri İslâm büyüklerinin sözlerine uygundur. Kendi ifadesi ile Cem Karaca: "Askere gidip de Anadolu'yu görünce, kırsaldaki hayatın hiç de dergilerde anlatıldığı gibi nefis köy manzaralarından ibaret olmadığını gördüm. Kerpiç evleri; şalvarlı, poturlu insanları; kız kaçırmaları, yoksulluğu, kan davalarını görünce bakış açım değişti. Kültürlerle beraber, deyişler ve Doğu Güneydoğu kökenli müziğe eğildim. O güne kadar Türkçe şarkı hiç söylememiştim. Fransızca bile söylerdim kulaktan dolma. Ama Türkçe yoktu. Fakat beni anlatan enstrümanın adı bağlama, beni anlatan şarkının, öykünün dili Türkçeydi. Daha sonra tarzımı genişlettim. Daha Doğu-Güneydoğu'yla kısıtlı kalmayıp Anadolu'nun her yanından türkülere eğildim."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.