Maalesef seçime katılan partilerin tamamına yakını IMF'nin çirkin yüzünü görmek istemediklerinden IMF'ci oldular. Çünkü rantçı ve IMF emrindeki medyadan çekiniyorlar. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'e göre: Türkiye'yi sıcak para tacirleri soymaktadır. IMF'nin istekleri yerine getirildiği için ülkemizde onbinlerce iş yeri kapanmış ve milyonlarca kişi işsiz kalmıştır. İşsizliğin ne olduğunu ancak işsiz olup, sıkıntılar içinde bunalan ve günleri iş aramakla geçen zavallılar bilir. IMF, çok sayıda ülke gibi Türkiye'nin ekonomisini de felç etmiştir. Üretimsiz ve ihracatsız ekonomi asla olmaz. IMF'nin istekleri yerine getirilince Türkiye'de üretim ve ihracat durmuştur. Silahlı değil, silahsız işgal Silahlı işgal yerini ekonomi yoluyla çok uluslu şirketlerin silahsız işgaline bırakmıştır. IMF, Dünya Bankası ve çok uluslu şirketler ise işgal ordularının rolünü üstlenmiştir. Türkiye, IMF yoluyla borçlandırılarak, dışa bağımlı hale getirilmiştir. Bedeli şehitlerimizin kanı olan vatan topraklarının yabancılara satılması IMF ve AB'nin isteği ve baskısı ile yasallaştırılmıştır. IMF'nin verdiği krediye karşılık, belli kanunların (15 kanunun) çıkarılması şart koşulmuş ve bu kanunlar yıldırım hızıyla çıkarılmıştır. Bu yasalar ülke ekonomisine darbe vurmuştur. Bunun anlamı silahsız işgaldir. Nobel ödüllü Prof. Dr. Joe Stiglitz'in itirafı: "Dünya Bankası ve IMF olarak nereye gitsek, o ülkenin ekonomisini mahvediyoruz. Sokak hareketleri düzenleyip taviz alıyorlar. Bunu sorguladığım ve tenkit ettiğim için beni kovdular." şeklindedir. The Guardian yazarlarından ABD'li gazeteci Gregory Palast: "IMF ile herhangi bir ülke arasında yapılan anlaşmaların hiçbir önemi yoktur. Asıl önemli olan IMF ile yapılan gizli anlaşmalardır. Bu anlaşmalar ise o ülkeyi mahveden cinstendir." IMF'nin Türkiye'deki tahribatı: Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'ün şahsıma yolladığı fakstan bazı bölümleri sizlere nakletmek istiyorum: "Türkiye'de ne oldu? Siz de yakinen biliyorsunuz ama ben de ilave yapmak istiyorum. 2001 yılı başından 2002 yılı Mart ayına kadar adı Türkiye ile özdeşleşmiş 189 şirketin, 10'unun tamamı, 21'inin yüzde 99'u, 34'ünün de yüzde 90'ından fazlası yabancıların eline geçti. IMF'nin ülkemizde uyguladığı programda yatırım ve üretim olmadığı için, bırakın yabancı yatırımcıyı Türkiye'ye çekmeyi, yerli yatırımcı da kaçıyor. Aralarında Şişecam, Süzer Holding, Anadolu Grubu gibi Türkiye'nin önemli yatırımcıları, Bulgaristan, Romanya, Makedonya, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Yunanistan'a yatırım yapmayı tercih ediyor. IMF'nin zararları bu kadarla da sınırlı değil. 15 günde 15 yasa ile Türkiye ekonomisini batağa sürükleyen bu kuruluş, Türkiye'ye sürekli kamu görevlilerini işten çıkarma baskısı yaparak zaten perişan hale düşmüş halkı daha da perişanlaştırmaya çalışıyor. Gerekçe ne? (Memur sayınız fazla) dönüp bakıyorsunuz OECD ülkelerinde (üstelik bu ülkelerin IMF'de de payları var, yani IMF'nin ortakları) rakamlar hiç de söylendiği gibi değil. Memurların nüfusa oranı Finlandiya'da 10.4, Fransa'da 8.2, Kanada'da 8.1, Macaristan'da 7.8, ABD'de 7.5, Çek Cumhuriyetinde 6.9, İrlanda'da 6.2, Avusturya'da 5.5, Almanya'da 5.3, Hollanda'da 5.2, İtalya ve İspanya'da 3.9, Türkiye'de ise toplam memur sayısının nüfusa oranı yüzde 3.2'dir. Sayın Özfatura, bu rakamları artırmak ve bir dizi misal vermek mümkün. Daha fazla yazıp da başınızı ağrıtmak istemiyorum. Bu değerli yazınız (IMF'den kurtulmadıkça) için tekrar teşekkür eder saygılar sunarım." Sinan Aygün Yönetim Kurulu Başkanı