Son yıllarda IMF'den kredi alan ve IMF'nin programını uygulayan hiçbir ülkenin ekonomik krizi aşarak; ekonomik darboğazdan çıktığı gösterilemez. Ama IMF'nin tuzağına düşerek tünel içinde boğulan, borç içinde batarak en stratejik ekonomik zenginliklerini kaybeden ülkeler sayılamayacak kadar çoktur. Bunlara, Arjantin'den sonra, Brezilya ve son günlerde Uruguay katılmıştır. IMF reçeteleriyle tarihinin en ağır ekonomik devrini geçiren Arjantin'deki kriz, yavaş yavaş etki alanını bütün Güney Amerika'ya yayıyor. Brezilya'dan sonra Uruguay'ı da saran ekonomik kriz, hayatı felç ediyor. Uruguay merkez bankasının döviz rezervlerinin ve milli parasının dörtte üçü eridi. Bankalar kapandı, halk sokağa döküldü. Başkent Montevideo'da çok sayıda dükkan ve market yağma edildi. Peso dolar karşısında haziran 2002'den bu yana yüzde 50 değer kaybetti. Uruguay Pesosu bir günde yüzde 14.3 değer kaybetti. Dış borcu 8.5 milyar dolardır. Gazeteci Gregory Palast İnternet sitesi www.gregpalast.com'da açıklamalarda bulunan gazeteci Gregory Palast; "1980 sonrasında IMF ve Dünya Bankasının ülkelerle yaptığı anlaşmaların önemli bir kısmının çok özel ve gizli şartlar ihtiva ettiğini ve bu şartları yerine getirmeyen ya da getiremeyen hükümetlerin askeri darbe ya da çeşitli yollarla iktidardan uzaklaştırdığını belgelerle anlatmaktadır. IMF ve Dünya Bankası tarafından örnek ülke olarak gösterilen Arjantin'le yapılan gizli anlaşmaları elde ettim. ABD'de bile özelleştirilmesi yasak olan içme suyu dağıtımının iflas eden Enron şirketine verilmesi bile bir art niyeti gösteriyor. Gelişmekte olan fakir ülkeler IMF'den kredi alabilmek için stratejik kurumlarını satmaya zorlanıyor... Elime geçen bir belgeye göre 101 farklı taviz isteyen IMF ve Dünya Bankası, ancak bu yolla kredi verebileceklerini söyleyerek şantaj yapıyor. Ekvador ve Arjantin konusunda görüştüğüm Dünya Bankası Baş Ekonomisti Joseph Stiglitz bana kamu varlıklarının satışı konusunda bu ülkelerde özelleştirmeyi savunan partilerinin satışlar için komisyon aldığını söyledi. Mesela Arjantin'in en büyük kamu bankalarını alan Citibank bu işi oldukça kolay gerçekleştirdi. Çünkü gereken yardımı komisyon alan ilgili kişiler yapmıştı. British Petrolünün de aynı şekilde Ekvator'da başarılı olmasının sırrı komisyon adı altında verdikleri rüşvete dayanıyor..." Turgut Özal'ın ölümü! Rahmetli Turgut Özal'ın devrinden IMF ile hiçbir ilgimiz olmadı. Turgut Özal IMF ve Dünya Bankasının çok uluslu şirketlerin çek-senet mafyası olduğunu bir dostuna söylemişti. Bazı iddialara göre Türkiye'nin ekonomisini çökertmenin ve Türkiye'nin stratejik zenginliklerinin IMF yoluyla yağmalanması, Özal'ın zehirlenerek ölümünden geçiyordu. Türkiye IMF ve Dünya Bankası'ndan kurtulmadıkça ekonomisi asla düzelmez.