Dış ve iç medyayı yakından ve günü gününe takip etmekteyim. Gündemin gerisinde değil, çok defa aylar hatta yıllarca öncesinde bazı tahminlerimi sizlere arz ettim. Yanılmayı candan arzu etmeme rağmen, tahminlerimiz gerçek oldu. Bazı yazarların makale ve yorumlarında Irak'ta her hafta 1000 (bin) Iraklının öldüğü yazılı idi. Bunu yazımda kullanırsam, acaba okuyucularımın güvenini kaybeder miyim diye düşündüm ve bu haberi araştırdım: İngiltere'de çıkan Independent gazetesinin Ortadoğu uzmanı ve yazarı Robert Fisk'in yazısında: "Irak'ta her hafta bin, ayda 4 bin sivil Iraklı öldürülüyor. ABD ve dünya medyası sansür uyguluyor" sözü gerçekleri göstermektedir. Irak'ın Haldiye kentinde bir gün içinde 8 ABD askeri ölünce Türk medyası dahil dünya medyası bu haberi manşette ve birinci sayfada verdi. Ama Irak'ta ve Afganistan'da 11 Eylül 2000'den bu yana katledilen 40 bini aşkın Müslüman ısrarla gizleniyor. Şu anda dünyanın en ucuz metaı Müslümanların canı, kanı ırzı ve malıdır. ABD Yahudi devleti mi? 11 Eylül saldırısının ardından, Bush'un ilk konuşmasında İslâm Dünyasına (Müslümanlara) "Haçlı Seferi" açılacağı ifadesini sonra dil sürçmesi olarak düzelttiler. Ama bazen kalbdeki, iradenin dışında dilden çıkar. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel de kalbindeki gerçeği gayri ihtiyari olarak diliyle ifade etmiştir. Televizyonda yayınlanan bir programda: "Irak'ın bir İslâm ülkesi olmasını bekliyorum. Aynen bizim (ABD'nin) Yahudi-Hıristiyan ülkesi olduğu gibi" üzerine gafını anlayarak "ABD çeşitli dinlerin ülkesidir" diye düzeltmiştir. Aslında ABD, Hıristiyan-Yahudi ülkesi değildir. İsrail'in sömürgesi ve ABD'li Yahudi Siyonist ile Hıristiyan Siyonistlerin esareti altında ezilen zavallı ve talihsiz bir ülkedir. BM'den Bush'a suçlama Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 58. dönem yıllık toplantılarının açılış konuşmasını yapan BM Genel Sekreteri Kofi Annan: Bush doktrininin barışa meydan okuduğunu, ABD'nin önleyici saldırı doktrininin kanunsuz güç kullanımının yolunu açtığını söyledi. Bu açış konuşmasını 190 ülkenin dışişleri bakanları, devlet ve hükümet bakanlarına karşı yapmıştır. Annan konuşmasında; "Bu, BM'nin kurulduğu 1945 yılından daha az önemli bir an değildir... BM, kitle imha silahı tehdidine karşı güç kullanımına izin verme kriterlerini belirlemeli..." demiştir.