İslamiyetin sahibi ve muhafızı Allahü teâlâdır. Geçmişte İslamiyetle savaşanlar hüsrana uğradıkları gibi bugün ve gelecekte de İslamiyetle savaşanlar yenilmeye mahkumdur. Geçmiş asırlarda "oryantalistler" yani İslamiyeti bozmak isteyenler, sömüren güçlerden çıkıyordu. Son yıllarda "yeni (neo) oryantalistler" sömürülen İslam ülkelerinin sözde aydın, elit ve ilahiyatçı kişileri tarafından oluşmaktadır. Dahası bu faaliyetleri sömürgeci güçler adına yaptıkları inkarı mümkün olmayan bir gerçektir. Anadolu'yu karış karış gezen misyonerlerin lideri C. Trowbringe hazırladığı raporda; "Türklerin gerek insan olarak kendileri gerekse bütün toplumsal kurumları ilkeldir. Bunun bir sebebi ırksal ise, diğer sebebi de dinsel yani İslamiyettir. Türkler Hıristiyanlaşmadıkça Batı'ya kurtuluş yoktur" yazılıdır. Yine misyonerin liderlerinden Zwemer'in 1930 yılında Kudüs Zeytindağı'nda yaptığı uzun bir konuşmanın (bir nevi talimatın) bir kısmı şöyledir: "Sizin vazifeniz Müslümanların Hıristiyan yapılması değildir. Asıl ve temel vazifeniz onların dinlerini, inanç ve bilhassa ibadetlerini sorgular ve tartışır hale getirmektir. Bu sağlanırsa gerisi kendiliğinden gelir. Bizim yapmak istediğimizi kendi kendilerine yaparlar..." Misyonerlerin bir nevi vasiyet ve emir olarak kabul ettikleri bu istekler maalesef Türkiye dahil bütün İslam ülkelerinde yapılmaktadır. İslam Kalvenist ve Luther taklitçileri olan bazı sözde aydın, elit, ilahiyatçı ve iş adamlarına göre İslamiyet Protestanlaştırılmalıdır! Bu işe ibadetten başlanmalıdır. Ve bunun için 3 dinin temellerindeki bazı ortak özellikler olursa ve Hazreti Muhammed (Sallallahü aleyhi ve sellem) saf dışı bırakılırsa; irtica kaybolur, dinler arasında iş birliği gelişir, İslam ülkelerinde gelişme ve ilerleme olur. Zaten Dinlerarası Diyalog, Dinlerarası Hoşgörü ve inanç turizmi bu maksatla ortaya atılmıştır. İslamı Protestanlaştırma faaliyetleri yeni değildir. Osmanlı'nın son devrinden bu yana zaman zaman gündeme gelmiş ama gerçek Müslümanlar tarafından tepki hatta nefretle karşılanmıştır. Bazı din cahilleri ve gafilleri Protestanlığı Kalvinizmi özgürlük sayıyorlar!.. İslamiyette reform ve rönesans söz konusu olamaz. Protestanlığı Müslümanlara model olarak görenler Protestanlığı tanımıyorlar. Protestanlık, Kuzey Germen ile Güney Latinler arasındaki tarihî hakimiyet kavgasının ürünüdür. Bu konuyu teferruatlı olarak başka yazımda sizlere arz edeceğim. İslamiyete karşı topyekun bir savaş sürüldüğü gerçektir. İslam Dünyası çatışmaya hevesli değildir. Savunmadadır. Karşı taraf çizmeyi aşınca tepki gösteriyor. Son karikatür hadisesinde olduğu gibi. Ortada fiili bir durum vardır. Ama Müslümanlar ortada sanki bir şey yokmuş gibi duyarsızdır. Hıristiyan Batı tam 500 yıldır dünyayı sömürüyor. Bu sömürünün şimdiki adı "küreselleşme" (Globalleşmedir) Avrupa'da Hıristiyanlık bitti. Hatta komada ya da bitkisel hayattadır. Batı dışındaki elitler Batı'nın dünyevi menfaatlerini korumaktadır. Bunlar İslami değerleri yok ederek Batı'nın değerlerini yerleştirmeye asırlardır uğraşıyorlar. İslamın önü kesilmediği takdirde Batı'nın sömürüsü ve hatta medeniyetinin geleceği tehlikededir. Bunun için İslamın Protestanlaştırılarak, hayatın maddî, manevî, kültürel, ekonomik, eğitim ve her türlü sahalardan tasfiyesi gerekiyor.