1960'lı yılların başında Batı ülkelerinde neşredilen bir kitapta Hitler, Almanya'da iktidara Siyonistlerin ve Yahudi sermayesinin getirdiği vesikalarla ifade ediliyordu. Ve Nazilerin Yahudilere soykırımını, medya vasıtasıyla (filmler dahil) aşırı ölçüde abartıldığını anlatan bu eser, kısa bir müddet sonra piyasadan gizli eller vasıtasıyla toplatıldı. Hitler'in Yahudilere yaptığı soykırımın şiddeti meçhuldür. Ama Ariel Şaron'un Filistinlilere yaptığı soykırım Hitler'i çoktan aşmıştır. Ömrü Araplarla savaş ile geçmiş olan ve 1948 öncesi yıllarda gizli (yeraltı) terör teşkilatlarında önemli rol almış olan Uri Aunery'in "Haaretz"de çıkan tarihi makalesinde Şaron'un bilerek ve isteyerek savaşı şiddetlendirdiğini açıklamıştır. Makalesinde "İsrail ordusunda bir tugay komutanı olsaydım, şu sırada yapacağım iş Lahey Savaş Suçları Mahkemesi'nin protokollerini dikkatle okumak olurdu..." Bu İsrailli emekli generale göre Şaron'un niyeti ikinci bir "Nakba" meydana getirmektir. Nakba, Arapça felâket manasındadır. 1948 yılında 750 bin Filistinli kendi vatanlarından sürülmüş idi. İsrailli emekli general Uri Aunery makalesinde şu görüşe yer vermektedir: "... Fakat bu son tırmanma için daha hinoğluhince bir sebep söz konusudur. İkinci bir nakbayı mümkün kılabilmek için, tırmanma gereklidir. Bu; bilinçli, yarı-bilinçli ya da hatta bilinçsiz bir niyetle olabilir..." İsrailli emekli askere göre bunu ancak İsrail kamuoyu ile uluslararası kamuoyu önleyebilir. Katar'ın başkenti Doha'da yapılan İslam Konferansı Dışişleri Bakanları Zirvesinde konuşan Arafat; "Müslümanların ilk kıblesi Filistin'de bulunan Kudüs'tür. Ve Filistin'de yaşananlar, siyonizm kaynaklı bir komplo harekatıdır... Yapılan barbarca savaştır, İsrail saldırıları uluslararası meşruiyetimizi hedefliyor" demiştir. Çatışmalarda 600'den fazla (çoğu çocuk ve genç) hayatı kaybettiğini ve binlerce Filistinlinin yaralandığını açıklamıştır. Katar'ın başkenti Doha'da olağanüstü toplanan İslam Konferansı Teşkilatı, 22 maddelik sonuç bildirisinde "Filistin halkına ve yönetimine karşı saldırganlık ve engelleme girişimlerine son vermemesi halinde İsrail hükümetiyle bütün siyasi münasebetleri askıya almayı kararlaştırdığı" kararı alındı. Son maddeye göre İsrail'in üye ülkelerdeki her türlü temsilcilik ve misyonun kapatılması, bütün ekonomik münasebetlerin zorlaştırılması ve İsrail'le bütün normalleşme süresine son verilmesi istendi. Türkiye bu son maddeye rezerv koymuştur. İsrail'de bir günde iki intihar saldırısı birden düzenlendi. Hadera ve Gazze'de bomba yüklü kamyonlar havaya uçuruldu. 3 kişi öldü ve 30 kişi yaralandı. Son olarak 20 kişi öldü. Doha Zirvesinde "Ortak cephe" çağrısı yapıldı. Katar Emiri; "Filistinliler büyük bir tehlike içinde, İsrail'e tepkilerinin kınamanın ötesinde olması gerektiğini ve alınan kararın (22 maddenin) temelinde birleşik İslami stratejisinin meydana getirilmesi gerekiyor" demiştir. ABD Filistinli teşkilatlarla temas kurma peşindedir. Filistinlilerin direnişinin yalnız Filistin değil, Yahudinin dünya hakimiyetine karşı bütün İslam Dünyasını koruyan bir kale olduğu görüşü giderek yaygınlaşmaktadır. Filistin bir "kale" ve askeri görüşe göre ileri mevzi (karakol)dur. Filistin düşerse sıra, Ürdün, Suriye, Mısır ve Türkiye'ye gelecektir. Zaten Türkiye'de GAP, Manavgat'ı silahsız olarak İsrail ele geçirmek üzeredir. İsrail Nil'den-Fırat'a hayalini gerçekleştirmek için oldukça merhale katetmiştir ve hedefine varmak üzeredir. 56 üyeli İslâm Konferansı ve İslam ülkelerinin çoğu gaflet uykusunda ve bazıları İsrail'e entegre olarak İsrail'in emrindedir. İsrail'in F-16, tank, top ve zırhlı saldırılarında "BULDOZER"lerle evleri yıkması Filistinlileri göçe zorlamak içindir. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin raporuna göre şu anda 43 milyon kişi, zorunlu göç etmiştir. Bu sayı 10 sene önceye göre 2 mislidir. Kudüs'ün eski belediye başkanı Teddy Kollek, Jerusalem post gazetesi ile yaptığı röportajda, İsrail polis ve askerlerinin Araplara zulüm yaptığını itiraf ediyor. Ve şu gerçeği ifade ediyor: "1967 savaşı bizim egomuzu değiştirdiği için bir felakettir. Bizim En-Nakba, büyük felaketimizdir. O savaş bizleri herşeyden öylesine emin, dolayısıyla da öylesine cahil bıraktı." Zalimler en güçlü olduklarında helâk olurlar! İsrail'in yıkılışı yakındır. Zulüm payidar olmaz. Her devleti, medeniyet, sistem, rejim ve diktatörlerin zulmü yıkmıştır. Birleşmiş Milletler fırtınaları isimlendiren komitesi tarafından Güneydoğu Pasifik'te bu yıl gerçekleşmesi beklenen öldürücü tropikal bir fırtınaya "İsrail" adı verildi.