İsrail Hava Kuvvetleri mensubu 27 pilot (1'i helikopter pilotu ve 26'sı F-16 pilotu), müşterek bir dilekçe hazırlayarak; Hava Kuvvetleri Komutanı Dan Halutz'a göndermişler ve Filistin topraklarında görev yapmayı reddetmişlerdir. İsrail'de ilk defa meydana gelen bu isyan karşısında Hava Kuvvetleri Komutanı şok geçirmiştir. Bilindiği gibi İsrail hükümeti, başta HAMAS olmak üzere, bütün Filistinli gruplara yönelik topyekun bir operasyon başlatma kararı almış idi. Geçmişte bu operasyonlarda genellikle çoğu çocuk siviller ölmüştür. Bu durum dünya kamuoyunda sert tepkilere sebep olmaktadır. Hava Kuvvetleri Komutanı binlerce pilot arasında 27 pilotun önemi olmadığını belirtirken, "İsrail ordusu en ahlaklı ordudur" demiştir. Aslında şu anda en zalim ordu İsrail ordusudur. Batı Şeria ve Gazze şeridinde operasyonlara katılmayı reddeden 27 pilot askeri mahkemeye verilmiştir. Barışın en büyük engeli olan İsrail Genelkurmay Başkanı Moshe Yaalon: "Ordu üniforması içinde yapılmış siyasi bir açıklama; hiçbir şekilde yasal değildir" demiştir. 27 pilotun dilekçelerinde, "Biz masum sivilleri vurmayı sürdürmeyi reddediyoruz. Devam eden işgal ülkemizin güvenliğini tehdit etmektedir" cümlesi yer almaktadır. 27 pilotun diğer bir gerekçesi ise: "Bizler, emekli ve aktif pilotlar... İsrail'in yabancı topraklarda sürdürmek için verdiği ahlak ve yasa dışı emirlerine karşıyız... Ayrıca sivillere saldırılara devam etmeyi de reddediyoruz." İsrail'in yaptığı son saldırıda Hamas mensubunun evine 1 tonluk bomba atıldı. Olayda Hamas mensubuyla birlikte 16 sivil öldü. Peki o zaman bu saldırının ahlakı nerede? "Siyonizmin sonu yakın" İsrail eski Meclis Başkanı Avraham Burg, The Guardian gazetesinin 15 Eylül 2003 tarihli sayısında "Siyonizmin Sonu Yakındır" başlıklı yazısında şöyle diyor: "Yol barikatlarındaki kadınların çektikleri acıları görmezden gelmeye alıştık artık. Tecavüze uğrayan kapı komşumuzun çığlıklarını veya çocuğunu namusuyla geçindirebilmek için canını dişine takan yalnız annenin ağlayışını duymamamıza şaşmamalı. Kocaları öldürülen kadınların çetelesini dahi tutmaya tenezzül etmiyoruz. Filistinlilerin çocuklarını önemsemeyi bırakmış olan İsrail, onların tepeden tırnağa nefrete bürünmüş bir halde gelip, kendilerini içine kapattıkları hayal dünyalarının göbeğinde havaya uçurunca şaşırmamalı. Bizim eğlence mekanlarımızda intihar ediyorlar. Çünkü gerçek hayatları bir işkence. Restoran ve eğlence yerlerimizi kanlarıyla yıkayarak iştahımızı kaçırıyorlar. Çünkü evlerinde çocukları, anneleri, babaları aç ve sefil durumda. Günde bin elebaşını da öldürsek hiçbir şey çözemeyiz. Çünkü liderler alttan geliyor. -Nefret ve öfkenin kaynağından, adaletsizliğin ve ahlaki çürümenin alt yapısından- Bütün bunlar kaçınılmaz, değişmez olsa, sesimi çıkarmazdım. Ancak işler daha farklı olabilir. Bu yüzden haykırmak, ahlaki bir zorunluluk..."