Türkiye'nin 1974'ten bu yana Kıbrıs konusunda kesin ve açık bir politikası olmadı. Şu anda bile koalisyon ortakları arasında Kıbrıs'la ilgili görüş birliği yoktur. Maalesef yavruvatan adım adım Girit'e dönüşmektedir. Gerçi Rauf Denktaş'ın 1955'ten beri süren mücadelesi olmasaydı Kıbrıs çoktan Yunanistan'a ilhak edilmiş olurdu. Girit'in nasıl kaybedildiği bilinirse Kıbrıs'ın kaybı önlenir. 1821'de Rusya, Fransa ve İngiltere'nin tahrikiyle Mora'da isyan başladı. Bu isyanı Rusya Girit'e bulaştırdı. 1830 Londra Konferansında Yunanistan'ın bağımsızlığı tanındı. Yunanistan bu konferansta Girit'i de istedi. Girit verilmedi ama Yunanistan bu hayalinden asla vazgeçmedi. 1866'da üçüncü Napolyon Girit ve Suriye Hıristiyanları için gerekenin yapılacağını söyledi. Bu destek üzerine Girit'te isyan çıktı. 1878 yılında savaş Osmanlı aleyhine ve Rusya lehinde gelişince; Pire Limanından Yunan subaylar asileri eğitmek üzere Girit'e gittiler. 1879 Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması ile Girit'te 49 Hıristiyan ve 31 Müslümandan ibaret bir meclis kuruldu. 1897'de Yunanistan Girit'e 14 savaş gemisi gönderince; 1897 Türk-Yunan Savaşı başladı. Osmanlı orduları Atina'ya dayandı. Meydanda kazandık ama masada kaybettik. 1908'de Yunanistan Girit'i ilhak etti. Şimdilerde Kıbrıs'ta aynı senaryo sergileniyor. Kıbrıs'ın Girit olmasına karşı çıkan Rauf Denktaş, AB, ABD, BM, Yunanistan, Kıbrıslı Rum ve AB'nin arka bahçesi olmak isteyen Türkler tarafından "anlaşmaya yanaşmayan" kişi olarak suçlanmaktadır. Havanda su dövülüyor Başta BM Genel Sekreteri Kofi Annan olmak üzere, Türkiye'nin bazı politikacı, basın ve entelleri adeta Rumların lobisi gibi çalışmaktadırlar. Birleşmiş Milletler, "Rumlardan şikayeti yokmuş. Klerides cesurca herşeyi müzakere etmeye hazırmış. Denktaş karşı çıkıyormuş. Rumların Türkleri azınlık olarak gördüğü doğru değilmiş. Siyasi eşitliği kabul ediyormuş." gibi bir hava estiriyor. Rauf Denktaş'ın danışmanı ve eski dışişleri bakanı Mümtaz Soysal'ın Reuter ajansına verdiği beyanatına göre "Görüşmeler umutsuzdur ve iki taraf da taviz vermiyor." Denktaş 29 Nisan'da "Kıbrıs meselesine kalıcı çözüm paketi" ile verilecek herşeyi vermiştir. Rauf Denktaş ile Glafkos Klerides 30'u aşan görüşmesinde arpa boyu yol alınmamıştır. Yunan hükümeti "Kıbrıslı Rumlara müzakereleri ağırdan alın, müzakereye taraftar gözükün. Nasıl olsa Aralık'ta AB'ye tam üyelik için kapılar açılacaktır" mesajını vermiştir. Kıbrıslı Rumlar 1999 Helsinki Zirvesi kararlarına güvenerek makul çözümü önlemektedirler. Kabul edilemez tavizler istemektedirler. "KKTC'nin yüzde 37 toprağının yüzde 19'a inmesi, 60 bin Rum'un bu yüzde 19'a yerleştirilmesi, Türkiye'den gelenlerin iadesi" başta gelen istekleridir. Bana sorarsanız Denktaş ve Klerides ayrı tellerden çalmaya devam edecekler. Belki de çözüm çözümsüzlüktedir. Kimbilir?