Kıbrıs meselesinin halli zor

A -
A +

Rauf Denktaş ile Glafkos Klerides en az 50'nin üzerinde bir araya geldi. Yalnız Batı ülkelerinde Kofi Annan nezaretinde yapılan zirveler bu rakama dahil değildir. Nasıl ki tıp sahasında hastalığın teşhisi varsa politikada da bir meselenin halli için önce "teşhis" şarttır. Yanlış teşhis neticesi meseleler kangren olur. Bugüne kadar Birleşmiş Milletler, ABD, AB ve hatta İslâm ülkeleri dahil bütün dünya "Kıbrıs Meselesi"ne Rum ve Yunanlı gözlüğü ile baktı. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına ve bunlara temel teşkil eden Londra ve Zürih Antlaşmalarına göre Rumların hükümeti bütün Kıbırıs'ın meşru hükümeti asla olamaz. Maalesef Kıbrıslı Türklerin anayasa ve bu iki anlaşmaya dayanan hakları yok sayılmaktadır. Bu anayasa ve antlaşmalar ise halen yürürlüktedir. Denktaş'a haksızlık yapılıyor Başta ABD, AB, Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar, hatta küçümsenmeyecek sayıda Kıbrıslı Türkler ve Türkiye'deki bazı medya, politikacı ve sözde aydınlar Kıbrıs Meselesinin hallinde Rauf Denktaş'ı meselenin çözümüne direnen kişi olarak göstermektedirler. Rauf Denktaş bir nimettir. Şayet bu makamda olmasaydı çoktan Kıbrıs'ta ENOSİS gerçekleşmiş olurdu. Şu andaki Kıbrıs meselesinde zorlukların asıl suçlusu AB'ye devamlı taviz veren Türkiye Cumhuriyeti Hükümetidir. Bu suçlular listesinde geçmiş iktidarlar da vardır. Kıbrıslı Rumların AB'ye üyeliğine gereken hukuki direnişi yapsalardı Rumlara AB kapısı açılamazdı. Çünkü gerek Türklerin gerekse Rumların tek başına ekonomik ya da siyasi birliğe katılması Kıbrıs Anayasasına ve sözü geçen antlaşmalara aykırıdır. Ama Batı için hukukun kıymeti yoktur. Onun menfaati neyi gerektiriyorsa hukuku o yönde çiğnemekten çekinmez. Paris'ten sonuç çıkmadı BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın gözetiminde 6 Eylül'de yapılan Denktaş-Klerides Zirvesinden sonuç çıkmadı. 3-4 Ekim tarihleri arasında muhtemelen New York'ta tekrar zirve yapılacaktır. Rauf Denktaş çok haklı olarak: "Dış güçlerden baskı değil teşhis istiyoruz. 39 yıldır çözülemeyen meselenin çözümü için önce doğru teşhis edilmeli... Rum'un sahte Kıbrıs hükümeti ünvanı peşinden azınlık olarak Avrupa Birliğine sürüklenmemiz ve Rumların 1963 yılından bu yana haklarımızı etkisiz hale getirmesinde, onlara yardımcı olmamız beklenemez." demektedir. Kıbrıs ve Ege'de Türkiye'den taviz isteyenler bu tavizi alsalar bile daha onlarca taviz koparmaya çalışacaklardır. Çünkü onların tek gayesi Türkiye'yi parçalamaktır. Bu güçler büyük bir iştahla SEVR'i istemektedir!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.