Türkiye'nin 1974'te Kıbrıs'a yaptığı Barış Harekatının hukuken geçerli olduğuna dair çok önemli bir belge mevcuttur. Bu belge Yunan mahkemesinde alınmış bir karardır. Bu karar Yunan yargı organları tarafından alınmış olup: "Türk ordusunun Kıbrıs'a müdahalesi yasaldır. Suç Kıbrıs'taki Yunan subaylarına aittir." şeklindeki bir mahkeme kararıdır. O tarihte Başbakan Konstantin Karamanlis, mahkemenin ve Yunan Temyiz Mahkemesinin 21 Mart 1979 tarih ve 2658/79 sayılı bu kararını "Yunanistan aleyhinde kullanılabilir" gerekçesiyle kamuoyuna duyurulmasını yasaklamıştı. Dosya "çok gizli" kaydıyla kasaya kondu. Kararın seyri ve gerekçesi: "Türk ordusunun Kıbrıs'a müdahalesi yasaldır." Kararının alınması ile ilgili olaylar şöyle gelişti. 1976 yılı Aralık ayında bir Yunan vatandaşı, mahkemeye başvurarak, 22 Temmuz 1974'te Lefkoşa üzerinde uçarken, Güney Kıbrıslılar'ın açtıkları ateş sonucu düşüp parçalanan Yunan askeri nakliye uçağının içinde bulunan ve ölen oğlu için tazminat talebinde bulundu. Atina mahkemesinin 1978'de aldığı karar şöyleydi: "Davacı, davasında haklıdır. Hazineden tazminat alması gerekmektedir." Ekonomi Bakanlığı tazminatı ödememek için karara karşı çıktı ve temyize başvurarak kararın bozulmasını istedi. Temyiz Mahkemesi kararı bozmadı. Aksine güçlendirici bir karar çıkardı. 21.03.1979 tarih ve 2658/79 sayılı bu kararın tam tercümesi şöyledir: "Davacı tarafından öne sürülen iddiaların gerçek olduğu mahkememizce yapılan araştırma sonucu kanıtlandı. Zürih Anlaşmasını imzalayan taraflar, Yunanistan, Türkiye ve İngiltere "garantör" devletler olarak, Kıbrıs'ın herhangi bir devlet ile birleşmesini ya da bölünmesini önlemek için "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin güvenliğini garanti altına alıp koruyacaklarına dair taahhütte bulunmuşlardır. 1974 Temmuz ayının ilk haftası içinde Kıbrıs Devlet Başkanı Makarios, adada görev yapan bazı subayların, darbe girişimi hazırlığı içinde bulunduklarını ve kendisini öldürmeyi planladıklarını öğrenmiş ve durumu Atina'ya duyurarak, Yunanistan Devlet Başkanı General Gizikis'ten tedbir almasını istemiştir. Ancak Atina'daki yönetim, bu talebe resmi bir cevap vereceği ya da tedbir alacağı yerde, 15 Temmuz 1974'te General Yoannidis, Makarios'a karşı, Kıbrıs'taki Yunan Birliğinin Komutanı General Yorgitsis ve General Yanakodimos ile birlikte 102 Yunan subayının da yer aldıkları darbeyi gerçekleştirdi ve Makarios'u öldürmeye teşebbüs etti. Lefkoşa'daki Başkanlık Sarayı ağır silahlarla ateşe tutulmuş, başkan Makarios bu saldırıdan kurtulmuştur. Kıbrıs Anayasası asi Yunan subayları tarafından çiğnendikten sonra, Nikos Samson başa getirildi. Türkiye ise 20 Temmuz 1974'te meydana getirilen durum nedeniyle, hukuki hakkını kullanarak Kıbrıs'a müdahalede bulunmuştur." Savunma Bakanının itirazı Ekonomi Bakanlığının, mahkeme kararına itirazına karşılık, Temyiz Mahkemesinin de verdiği kararın, Kıbrıs'a müdahaleden Türkiye'nin değil, Yunanistan'ın sorumlu olduğu şeklinde çıkmış olması, o tarihte Savunma Bakanı olan Evangelos Averof'u güç durumda bırakmış, o da müdahaleye mecbur kalmıştı. Savunma Bakanlığından Ekonomi Bakanlığına gönderilen 12.06.1979 tarih ve F-800/109-B5849 sayılı "gizli" yazıda, Bakanlığın her ne olursa olsun mahkemeye tekrar başvurmaması ve düşen uçakta ölen askerlerin ailelerine tazminatların sessizce ve problem olmadan ödenerek meselenin kapatılması isteniyordu. Kıbrıs ile ilgili gerçeklerin, EOKA'nın kurucularından olan Evangelos Averof tarafından gizlenmek istenmesi, hükümet ile yargı organlarını ihtilafa düşürdü. Sonunda hükümet ağır bastı ve Başbakan Kostantin Karamanlis'in imzasını taşıyan aşağıdaki yazı, Adalet Bakanlığına gönderildi: "Kıbrıs ile ilgili davalar açılmadan önce hükümete bilgi verilecek ve onay alınmadan davaya bakılmayacaktır. Milli nedenler, Türk istilasına yol açan sorumluların kıyamete kadar yargılanmamalarını gerektiriyor." Yunanlı yargıçların buna gösterdikleri tepki çok büyük oldu. Adalet Bakanlığı'ndan Başbakanlığa gönderilen 14289/78 sayılı cevabi yazı, Başbakan Karamanlis'i kızdırmaya yeterliydi. Adalet Bakanlığının yazısı şöyleydi: "Vatandaşların menfaatlerinin korunması, gerçeklerin aydınlığa kavuşmasıyla mümkündür. Hiçbir kuvvet, adaleti, gerçek sorumluları ortaya çıkarmaması konusunda susmaya mecbur edemez." Geçmişte ENOSİS emelini silah zoru ile gerçekleştiremeyen Yunanistan, şimdi AB'yi kullanarak farklı da olsa hedefine ulaşmaya çalışıyor.