Türkiye Cumhuriyeti 1923'te ilan edilmiştir ama Devletimizin "miladı" 1923 değildir. Türk Devleti 5 bin yıllık bir maziye ve 2500 yıllık bir tarihe sahiptir. İsimleri, rejimleri, hanedanları değişik olsa da hepsi bizimdir. Çin, 5 bin yıllık tarihi içinde değişik sülalelerle yönetildi. Ama hiçbir Çinli mazisini inkâr etmedi. Rus da etmedi, İranlı da etmedi. Türk de etmemeli! Asırlardır Türk Devletinin bir ideali "Kızılelma"sı vardı. Osmanlıda bu şuur çok güçlüydü, saraydaki sultandan, dağdaki çobana kadar imparatorluğun her ferdi "Kızılelma" arzusu ile yaşardı. Kızılelma bazen Bursa, bazen İstanbul oldu. Viyana oldu, Roma oldu. İyi de bize ne oldu? Bugün kızılelmanın ne olduğunu bile bilmiyoruz. Yunanistan Megalo idea; İsrail, Nil'den-Fırat'a "Büyük İsrail"; Almanya Berlin'den Basra'ya (7B) "Dev Almanya" peşinde koşarken, Fransa Atlantik'ten Urallar'a kadar uzanan bir ülkenin hayalini kurarken, ABD "Yeni Dünya Düzeni" ve "küreselleşme" adı altında bütün dünyaya sulanırken biz eski toprakları ve eski dostları unutur olduk. Tek saf biz miyiz? Dünya ülkeleri arasında milli hedefleri, stratejisi ve dış politikası (uzun, orta, kısa vadeli) olmayan tek ülke belki de Türkiye'dir. "Jön Türkler"den bu yana Batı afyonu ile uyutulan halka, bizi biz yapan değerlerimiz yerine Batı'nın çirkinlikleri ikame edildi. Şimdi insanımıza tek kurtuluşun AB'ye katılmaktan geçtiği telkin ediliyor. Türkiye'nin geleceği AB'nin kuyruğu olmak değildir. Uyum sağlamayan bünyeye organ nakli yapılmaz. Kutuplardaki hayvanlar ve ekvatordaki bitkiler Anadolu bozkırlarında yaşayamaz. Türkiye, Türk ve İslâm Dünyasının havzasındadır. Aynı din, kültür ve tarihi paylaştığımız ülkelerle işbirliğini geliştirmelidir. Japonya'nın başarısı aydınları ile halkın bütünleşmesine dayanır. Japon aydınları halkın rehberi olmuştur. Türkiye dahil İslâm Dünyasının aydınları halkı hor ve hakir görmüş, milletinden kopmuştur. Batı'nın devşirmesi ve temsilcisi olarak çağdaşlaşmak adına bünyemize uymayan çirkinlikleri ve değersiz değerleri oturtmak için uğraşmışlardır. Geçtiğimiz günlerde bir Avrupa ülkesinin cinsî sapık bakanı, bir erkekle "resmen" evlendi. Doğrusu merak ediyorum, şimdi Batıyı savunanlar bu çirkinliğe ne diyecek? Liderlikten köleliğe Türkiye Türk Dünyası ile bütünleşmeli ve İslâm Dünyası ile işbirliğine gitmelidir. Türk ve İslâm Dünyasının lideri olmak varken sömürgeliğe boyun eğmek niye? Ekonomimizi IMF'ye, iç politikamızı AB'ye, dış politikamızı ABD'ye bırakırsak gaileler sağanak halinde yağar. Bugün Ayasofya'nın kilise olmasını ve İstanbul'un isminin değişmesini isteyenler yarın Anadolu'yu da isteyecek. Tarih tekerrür edecek ve hedefi olanlar, olmayanlara hükmedecek. Sanırım şu üç kelimeyi yüksek sesle haykırmanın zamanı geldi: Kızılelmaya hey, kızılelmaya!..