KKTC'de Meclis kilitlendi

A -
A +

KKTC'deki seçimlerin ardından çıkan sonuçla birlikte Meclis kilitlendi. "Ver-kurtul" ve "Rum azınlığı olalım" diyenlerle; KKTC'nin bağımsızlığını, fiili ve hukuki durumunu savunanlar eşit durumda (25'e karşı 25) kaldı. Ada halkının yarısı Rum hakimiyeti yarısı bağımsızlık istedi. Yani sandıktan "kaos" çıktı. Bu seçimden sonra ABD, AB, Yunanistan ve Rum daha yüksek sesle "işgalci Türkiye, Kıbrıs'tan çekilsin" demeye başladılar. Oysa Türk ordusu 1960 tarihli Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası, Londra, Zürih ve bunları esas alan Mutabakat Anlaşmasına dayanarak müdahale etmiştir. Eğer o dönemde barış harekatı olmasaydı M. Ali Talat belki de toplu mezarda olacaktı. Fakat bu siyasetçinin görüşleri yerine getirilirse, en geç 8-10 yıl sonra Türkler için iki alternatif vardır. Göç, ya da toplu mezar! Böyle bir durumda "biz Türk değil Kıbrıslıyız" diyenler sakın Türkiye'ye gelmesinler!.. KKTC iktidarı gibi muhalefet de mutlu değil. Kazanan sevinmedi, kaybeden de fazla üzülmedi. Annan Planı çözüm değil çözülmedir KKTC'nin düşmanları Kıbrıslı Türkleri Annan Planı ile bölmüşlerdir. Bu plan çözüm değil çözülmedir. Yunanistan'ın "Kızıl Elma"sı "Kokini Milya" (Megalo idea)sı vardır. Asırlardır bu hedeflerinden kıl payı taviz vermediler. Ancak biz asırlardır yalnız Yunanistan karşısında değil, her ülkeye karşı ve her cephede kaybedip taviz verdik. Bu ülkenin üst yöneticilerine soruyoruz; Kıbrıs'tan sonra, sözde Ermeni soykırımını tanıyacak mısınız? Ege'de 12 mil ve kıt'a sahanlığını Yunanistan lehinde halline evet diyecek misiniz? Güneydoğu'yu verecek misiniz? Kuzey Irak'ta Kürt devletini tanıyacak mısınız? İstanbul'da Ortodoks dini devlet (Vatikan gibi) kurulmasını tasvip edecek misiniz? Eğer bunları yaparsanız sıra Bizans'ın ihyasına gelecektir. Sakın bunların hiçbirine evet demiyeceğiz demeyin!.. Kıbrıs'ta taviz diğer tavizlerin açık kapısı olacaktır. Kıbrıs'ta taviz vermeye hayır dersek AB art niyetinden uyanır. Polonya kadar bile olamıyoruz. Tam üye olmayan Polonya hazırlanan Avrupa anayasasında yer alan yeni oy sistemi ve din maddelerinde hayır deyince son 10 yılın en önemli AB zirvesi olan Brüksel Zirvesi çıkmaza girdi. Lütfen Polonya kadar ülkenin menfaatlerini savunun. Ne olduğu belirsiz kendini Türk saymayan 70 bin kişi istiyor diye 70 milyonun güvenliği tehlikeye asla atılamaz. AB'yi istiyorlarsa Güney Kıbrıs'a iltica etsinler de boylarının ölçüsünü alsınlar. "Hollywood filmlerindeki modern vampirler gibi EOKA'ya Rum ırkçılığı Avrupa Birliği görüntüsünde size sunulmuştur" (Cevher Kantarcı Star) Güzelyurt'un bazı sakinleri zengin topraklarını ve bahçelerini Rum'a terk edip göçmen olmayı neden ve nasıl göze alıyor? Avrasya Birliği kurulmalı İstanbul Üniversitesinin düzenlediği konferansa gelen heyetteki Rusya Federasyonu Büyükelçisi Albert Sergeyeviç Çernişev'in şu görüşlerine katılıyorum: "Avrasya Birliğinde Rusya ve Türkiye iki ana lokomotiftir. Avrasya sahanlığında yetişmiş beyinlerimiz ve çok zengin kaynaklarımız var. Dünyanın en zengin bölgesiyiz. Petrol ve gaz yönünden Araplardan zenginiz. 300 milyonluk nüfusumuz var. Dünyada ses getirecek bir rakam bu. Bizim elimizi uzatıp AB'ye yalvarmamıza gerek yok. Biz kendimize yeteriz. AB sizi de bizi de almak istemiyor. Stratejik işbirliği yapalım. Avrasya Birliği kuralım." AB'yi dize getirmenin en kestirme yolu Avrasya Birliği ve Gümrük Birliğini iptal etmektir. Diğer yazılarım gibi bu görüş de arşivde kalmaya mahkumdur. Politikacılar en az benim kadar cesur olmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.