Kriz!..

A -
A +

Türkiye dışındaki çok kıymetli ve çeşitli sahalardaki bilim adamlarının görüşü de "IMF Türkiye'yi kasten batırdı!" şeklindedir. Ve bunların içinde en kıymetli ilk beş bilim adamı içinde yer alan ABD Miami Üniversitesi öğretim üyesi ve Direktör Prof. Dr. Nejat Veziroğlu'na aittir. IMF politikasını uygulayan Arjantin, Meksika, Güney Kore, Filipinler, Malezya, Endonezya, Putin öncesi (Yeltsin dönemindeki) Rusya ve diğerlerinden hiçbiri (Malezya hariç) krizi atlatamamıştır. Malezya'nın krizi aşabilmesi ise Malezya Başbakanı Mahathir'in uluslararası şirketlerle yakın ilişkisi (spekülatörü) oluşudur. Zararımız karşılanmalı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu; Cumhurbaşkanı, MGK ve parti liderlerine yolladığı mektupta şu görüşü savunmaktadır: "Uluslararası finans kuruluşları ile Dünya Bankası ve IMF yetkililerinin samimi ve menfaate dayalı ilişkiler içinde bulunduğunu herkes biliyor. Türkiye'nin sırtından para kazanan para spekülatörleri ile Dünya Bankası ve IMF yetkilileri menfaat ilişkisi içindeler. Bu durum serbest piyasa kurallarına aykırı olarak Türkiye'nin bilinçli zarara uğratılmasının gerekçesini açıklamaktadır. IMF ve Dünya Bankası'ndan, ülkenin 20 milyar dolara ulaşan kaybının karşılanması istenmelidir. Yetkililer bir an önce bu konuda ciddi adım atmalıdır." ABD'de yayınlanan Wall Street Journal gazetesine göre "Türkiye'deki ekonomik kriz IMF'nin kabahatidir" Hesaba gelmeyecek kayıp Geçmişte Avrupa Birliği'ne girmeden (tam üye olmadan) Gümrük Birliği'ne girilmesin diye çok sayıda yazı yazdım. Türkiye ABD'nin pazarı oldu. Sadece 1995'ten bu yana 5 yılda gümrük vergisi kaybımız 25 milyar dolardır. Gümrük vergisinin kaldırılışı sebebiyle 10 milyar dolarlık ithalat fazlası oldu. Bu rakam, 5 yıl içinde 50 milyar dolar ve toplam 75 milyar dolara ulaştı. ABD'nin savunucusu Mesut Yılmaz bile Helsinki Zirvesi'nde "Sizin yüzünüzden 53 milyar dolar dış ticaret açığımız var" demiştir. ABD'nin Irak'a aslında Irak'ın şahsında Türkiye'ye uyguladığı ekonomik ambargo sebebiyle kaybımız resmi rakamlara göre 85 aslında ise sınır ticareti ve diğerleri eklenince 125 milyar dolardır. ABD ve AB'nin desteklediği PKK sebebiyle kaybımız çoktan 100 milyar doları aştı. Son 2 yıldır ödediğimiz dış borç (tamamına yakını faiz) 163 milyar dolardır. 1965'ten bu yana küçük-orta yerli sanayi çökmüş, ya başta Bulgaristan-İsrail olmak üzere dışarıya kaçmış, ya da çok uluslu şirketlere özelleştirme adı altında satılmıştır. Globalleşme (Küreselleşme) sömürgeciliğin yeni adıdır, mantığı ve amacı şudur: "Benim malım benim malımdır. Sizin malınız da benim malımdır. Kapitalizm şahıs ve firma sömürüsünden çıkıp kurumsallaştı ve globalleşti. Devletler birliği ve ekonomik topluluklar sömürüsüne dönüştü. Kapitalizm ve komünizm hortladı, globalleşme ve küresel sömürgeye dönüştü. Postmodern manda... Milliyet gazetesinde Nail Güreli'nin "Postmodern Manda" başlıklı yazısının bir bölümü şöyledir; "Meydan Larousse yıllar önce 'manda'yı şöyle tanımlamış. 'Milletler Cemiyeti gözetim altında, bir devlete çeşitli haklar tanıyan belli süreli vesayet.' Şimdi 'bir devlet' elini tek başına ateşe sokmuyor: IMF'si var, Dünya Bankası var, şusu var, busu var... Eski 'Manda'nın yerini 'Postmodern manda' aldı. Sen birazcık 'milli irade' dediğinde, azıcık onurdan söz ettiğinde, adamlar 'Ulusal Programı' burnuna dayıyorlar; 'Telekom yönetimini değiştir, Emlak Bankası'nı kapat, ek bütçe yap, Tütün yasasını çıkart. Yoksa, 1.6 milyar dolarlık borç dilimini vermem.' İnsanın ağırına giden yanlardan biri de ülkeyi bu hale düşüren politikacıların hâlâ ortalıkta dolaşıp laf ebeliği yapması..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.