Bazı politikacıların ve medyanın dilinden düşürmediği "Küreselleşme" (Globalleşme) terimi "Soğuk Savaş"ın 1990 başında sona ermesiyle ortaya çıkmıştır. "Yeni Dünya Düzeni" ve "Globalleşme" birbiriyle organik bağları olan kavramlardır. Yeni Dünya Düzeni ABD liderliğinde, AB destekli ve Hıristiyan Kiliseler Birliği direktifi ile hareket eden bir sömürge programıdır. Fakir ülkelerin ve münhasıran İslâm Dünyasının zengin yeraltı ve yerüstü servetlerinin maskeli yağmasıdır. "Küreselleşme" geçmiş asırlardaki dominyon despotizminin zaman ve zemine uygun kılıfıdır ya da gelişmiş 7 ülkenin dünya servetlerini kendi aralarında paylaşmasıdır. Eskiden bu paylaşım sebebiyle savaşlar oluyordu. Birinci ve İkinci Dünya Harbi aslında dünya servetlerinden pay kapma kavgası idi. Şu anda G-7 ya da G-8 zirveleriyle aralarındaki ihtilafları hallediyor ve ortak noktalarda anlaşıyorlar. İşgal ordusu "Out" çok uluslu şirketler "İn" Önceden sömürgelerde işgal ordusu bulunuyordu. Sömürgeye tayin edilen "Genel Vali" emrinde bir yığın memur çalışıyordu. Şimdi bu masrafa lüzum kalmadı. İşgalci orduların görevini çok uluslu şirketler, "Genel Vali" görevini ise IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Merkezi, Birleşmiş Milletler ve bilhassa Güvenlik Konseyi ve bir yığın kuruluşlar yapmaktadır. Ama asıl genel vali görevi IMF'ye devredildi. Para Fonunun hedefi ülkenin tarım, madencilik, hizmet, hayvancılık gibi sektörlerini çökerterek o ülkeyi fakirleştirmektir. Batılı holdingler tarafından "para denilen tılsımlı silah ile" ekonomik ve siyasi olarak işgaline zemin hazırlamaktır. Geçmişte asker ve silahın yerini şimdi dolar, mark almıştır. Bir ülkenin sömürge haline gelmesi için takip edilen taktik gayet basittir. O ülkeyi borçlandırmak ve ödeyemez hale getirerek şirket, fabrika, arazi, madenlerini ve bütün varlığını bahşiş fiyatına satın almaktır. Çok uluslu şirketlerin çek-senet mafyası: IMF Dış güçlerin ajanları hariç hiç kimse, IMF'nin bir ülkeyi ekonomik krizden kurtardığını gösteremez. IMF'nin batırdığı ve açlığa mahkûm ettiği devletler yığınladır. (Yugoslavya, Somali, Afganistan, Putin öncesi Rusya, Arjantin, Meksika ve daha niceleri) Ülkemizde uygulanan IMF'nin formülleriyle üretim azaldı, işsizlik çığ gibi arttı, aşırı ölçüde fakirleştik ama dış ve iç faizleri aksamadı. İç ve dış faizlerin sahipleri için cümleten ırgat olduk. IMF'nin bütün hedefi borç faizlerinin ödenmesinin teminidir. ...Ve maalesef iktidar IMF emrindedir.