Fransa'nın dünyaca tanınmış büyük ediblerinden ve devlet adamlarından biri olan Lamartine: (Alphonse Marie Louis de) (1790-1869) vazife ile bütün Avrupa'yı ve Amerika'yı dolaşmış ve bu arada, Sultan Abdülmecid Han zamanında Türkiye'ye de gelmiştir. Lamartine (Histoire de Turquie=Türkiye Tarihi) adlı eserinde Muhammed aleyhisselam için şöyle diyor: "Muhammed "sallallahü teala aleyhi ve sellem" bir yalancı peygamber miydi? Onun eserlerini ve tarihini inceledikten sonra bunu düşünemeyiz. Çünkü yalancı peygamberlik, ikiyüzlülüktür. Yalanda doğruluğun kudreti bulunmadığı gibi, ikiyüzlülükte inandırma kudreti yoktur. Mekanikte, bir cisim atıldığı zaman onun varabileceği yer, fırlatma kuvvetine tabidir. Bir manevi ilhamın kuvveti de, onun hasıl edeceği eser ile ölçülür. Bu kadar çok şey taşıyan, bu kadar uzaklara kadar yayılan ve bu kadar uzun zaman aynı kudrette devam eden bir 'din' (yani İslamiyet) yalan olamaz. Bunun çok samimi ve çok inandırıcı olması gerekir. Muhammed aleyhisselamın hayatı, gayretleri, memleketin hurafelerine ve putlarına kahramanca saldırıp onları parçalaması, puta tapan kavmin hiddetlerine karşı koymak cesareti, şecaati, kendine saldırdıkları halde, 13 sene Mekke'de hemşehrileri arasında çeşitli hakaret ve zulümlere tahammül etmesi, Medine'ye hicreti, durmadan yaptığı teşvikler ve verdiği vaazlar, nasihatler, çok üstün düşman kuvvetleriyle yaptığı cihadlar, kazanacağına olan itikadı, en büyük felaket zamanında bile duyduğu insanüstü itimat, zaferde bile gösterdiği sabır ve tevekkül, sözlerini kabul ettirme azmi, sonsuz ibadeti, Allahü teâlâ ile mukaddes konuşmaları, vefatı ve vefatından sonra da devam eden şan, şeref ve zaferleri, Onun hiçbir zaman bir yalancı peygamber olmadığını, tam aksine, büyük bir imana sahip bulunduğunu gösterir." İşte bu imanı, Rabbine olan itimadı, Ona, ortaya iki yeni itikad, iman koymasını sağladı: Biri, (Tek ve ebedî varlık olan bir Allah'ın bulunduğu), ikincisi ise (Putların tanrı olmadığı) idi. Birincisi ile, Arablara, o zamana kadar bilmedikleri bir olan Allahü teâlâyı tanıtıyor, ikincisi ile de, o zamana kadar tanrı zannettikleri putları onların elinden alıyordu... İnsanların, büyüklük ölçmek için kullandıkları bütün mikyaslarla ölçülsün: Acaba Ondan daha büyük bir kimse var mıdır? Olamaz..."