Bir milletin bilim ve teknikte çok ileride olması onun medeni olduğunu göstermez. Bu, onun maddi temelinin kuvvetli olduğununun işaretidir. Ancak, yalnız maddi temele dayanan medeniyetler yıkılmaya mahkumdur. Bilim ve teknolojinin baş döndürücü bir hızla ilerlediği çağımızda, insanlığın bunalımları daha artmıştır. Bunun sebebi, çağdaş medeniyetteki manevi çöküntüdür, ahlaksızlıktır. Çağımızın medeniyeti olduğu iddia edilen Batı medeniyetinde manevi çöküntü ve ahlaksızlık azami dereceye ulaşmıştır. Aslında Batılılar bilimin gerçek sahipleri de değillerdir. Ne kadar görmezlikten gelirlerse gelsinler, Batılılar bugünkü bilim ve teknolojideki ilerlemelerini İslam medeniyetine borçludurlar. Batılılar, astronomi, matematik, fizik, kimya, botanik ve tıp ilimlerini Müslümanlardan öğrenmişlerdir. Bu gerçeği, Batının hakikati gören ilim adamları ifade ettikleri gibi tarafsız Alman yazar Dr. Sigrid Hunke, "Avrupa Üzerinde Doğan İslam Güneşi" adlı kitabında bunu açıkça dile getirmiştir. Ne gariptir ki, kendilerini aydın sanan bazı kimseler, teknoloji ile medeniyet kavramlarını karıştırmaktadırlar. Teknoloji, medeniyetin maddi temelidir. Manevi temelden mahrum olan bir medeniyet, barbarlıktan öteye geçemez. Tıpkı Batı medeniyetinde olduğu gibi... Kendi çıkarları bahis konusu olduğu zaman insan haklarını ve devletler hukukunu dillerinden düşürmeyen Batılılar, Haçlılar zamanından günümüze kadar Müslümanlara kin ve düşmanlık kusarak, onların haklarını çiğnemekte ve her fırsatta Müslüman katli için seferber olmaktadır. Tarihte ve günümüzde Batılıların gerçekleştirdikleri sömürü mekanizmasına dayanan Batı medeniyeti, zaman zaman komünist rejimin mezalimini gölgede bırakmıştır. Müslüman ülkeler ve özellikle Türkiye, Batı medeniyetinin, kendilerinden olmayanların sömürülmesi ve yok edilmesi esasına dayandığı gerçeğini idrak ettiği zaman, Batının zulmü sona erecek ve insanlık özlediği huzura kavuşacaktır. Hem maddi hem manevi temellere dayanan İslam medeniyeti, cihanşümul bir medeniyettir. İnsan, medeni olmak için yaratılmıştır. Medeni insan, ruhen ve bedenen temiz olmaya mecburdur. Ruhen temiz olmak, yüksek İslam ahlakı ile mümkündür. İnsanın her bakımdan medeni olması için bunun şartlarını bilmesi ve yerine getirmesi lazımdır. İslam adaletine ve ahlakına dayandığı için altı asır payidar olan Osmanlı Devletinin hakimiyetinde mesut ve müreffeh yaşayanlar, bugün Osmanlıyı arar olmuştur. Öyle ki, 1967 yılında Paris'te düzenlenen Dünya Yahudi Kongresinin zabıtları arasında bir delegenin şu sözleri ne kadar manidardır: "Evet bugün bağımsız bir devletimiz var. Ama mesud muyuz? Osmanlının günündeki gibi huzurlu muyuz? Samimiyetle ve hepinizin içinden geçenleri dile getirdiğime inanarak söylüyorum ki; Hayır!.. Bizim bu dünyada huzurlu ve emniyetli yaşamamız, Osmanlıdaki gibi adalet ve hoşgörüyü yeniden kurmaya bağlıdır!.."