İnsani yardım maskesini ön plana çıkaran Hıristiyan ülkeleri böylelikle misyoner faaliyetini gizlemektedir. Nitekim Marmara depreminde insani yardım altında misyonerler bazı Müslümanları para, gıda ve çeşitli vaadlerle Hıristiyanlaştırdılar. Sakarya Müftüsüne göre: O dönemde 2500 kişi Hıristiyan yapıldı. 100 çocuk misyonerlerce yurt dışına evlatlık maskesi ile kaçırıldı. Bu kişilerin maddi gücü olmayan fakirler başta gelen hedefleridir. İnsanlarımızın para karşılığında milli ve dini kimliklerini satın alıyorlar. İlk tercihleri lise son ve üniversite öğrencileri oluyor. Son 3 yılda Türkiye'de 8 milyon incil dağıtıldı. Broşürlerin sayısı ise rakamlarla ifade edilemeyecek kadar çoktur. İstanbul'da tek bir Hıristiyan yaşamayan 19 yerde kilise açılmıştır. Apartmanlarda mescide izin verilmezken kilise açılınca Avrupa Birliğine uyum adı altında serbest bırakılıyor. Misyonerler kitabevi kuruyorlar radyo açıyorlar. Aylık dergi çıkarıp İslamiyete saldırıyorlar. Dahası bu dergiyi kiliseler dağıtıyor. Bir sinsi faaliyet Türklerin sempatisi olan Güney Koreliler misyoner faaliyetlerinde en çok rol alan gruptur. Misyonerler Karadeniz'de Pontus, Güneydoğu Anadolu'da Yezidilik, Kaldenilik, Kürtçülük meselesini, Doğu'da Ermeni hayallerini anlatıyorlar. Ege ve İstanbul'da ise bu toprakların eskiden Hıristiyanlara ait olduğu mesajını veriyorlar. Her misyoner aynı zamanda iyi eğitim almış bir ajandır. Yunanca "Hizmetkar" manasına gelen (Doulus Gemisi) bazı basında kültür köprüsü, hoşgörü ve diyalog gemisi olarak tanıtıldı. Aslında bu yüzen kütüphane bir misyoner kalesidir. 320 personelinin masrafının çoğunu Avenjelik kilisesi sağlamaktadır. Gemide bütün dünya dillerine çevrilmiş inciller ve Hıristiyan broşür ve kitapları olduğu halde bir tek Türk ve İslâm eseri yoktur. Dünya Kiliseler Birliği, Avrupa Kiliseler Birliği, Ortodoks Kiliseler Birliği ve Ermeni Toprakları Merkezine bağlı misyonerler Türkiye'yi adeta dört koldan kuşatmışlardır. Açıkça söylüyorlar Londra Misyoner Teşkilatı Başkanı: "Biz İngilizlerin müreffeh ve saadet içinde yaşamamız için Müslümanlar arasına nifak tohumları ekmemiz lazımdır. Onların içine ihtilaf kıvılcımları tutuşturmalıyız. Biz Osmanlı Devletinin her tarafına fitne sokarak onu yıkacağız." Misyoner Casus Teşkilatı Başkanı, o tarihte Osmanlı Devletinde faaliyet gösteren Hampher'e: "Eğer sen İslâm ülkelerinde Sünni-Şii kavgasını başlatabilirsen, Büyük Britanya'ya en büyük hizmeti yapmış olacaksın." demiştir. Misyoner lideri Zwemer'e göre: "İslâm ülkelerindeki misyoner faaliyetlerinin iki cephesi vardır. Yapıcı, yıkıcı veya başka tabirle eritici ve Hıristiyanlığa göre şekil verici. Mesela, Türkiye'deki muazzam değişikliklerin müsebbibi, Batı medeniyetinden ziyade misyonerlerde aranmalıdır. Mısır'da ve bütün İslâm aleminde de durum aynen böyledir. Bu memleketlerde Hıristiyanlaşan Müslümanların sayısını öğrenmek için vaftiz istatistliklerine bakmamalıdır. Zira biz şuna eminiz ki günümüzde küçümsenmeyecek sayıda Müslüman kalblerinden İslâm imanını çıkarmışlar ve Hıristiyan dinine gizlice inanmaya başlamışlardır. Onların Müslümanlığı böyledir." Dünya Kiliseler Birliği Teşkilatına göre: "Müslümanların inanç ve ahlaki değerlerini zayıflatmak için müstehcen film ve neşriyat, içki, fuhuş, uyuşturucu ve cinsi sapıklıktan yararlanmayı ihmal etmeyin..." Başardılar mı? Siz ne dersiniz?