Miloşeviç'in akıbeti

A -
A +

"İnsan" en değerli varlıktır. Zalimler bu dünyada cezalarını çekmeden dünyayı terk etmezler. Ahiret hayatındaki ceza ise çok şiddetlidir. Ancak iman eden ve rıza-i ilâhiye mazhar olanların kavuşacakları nimetler deryası ise kelimelere sığmaz, ihsan-ı ilâhi hayallerin ötesindedir. Tarihte çok sayıda iktidar, rejim ve diktatörü sona erdiren ortak sebep "zulüm"dür. Tarihin derinliklerinde maziye karışan milletlerin ortak özelliği ise, milli ve manevi değerlerini kaybederek, başka kültürlerin potasında erimeleri ve milli kimliklerini kaybetmeleri olmuştur. 20. asırda pek çok zalim gelip geçmiştir. Miloşeviç de bunlardan biridir. Hatta başta gelmektedir. Sonun başlangıcı... Yeni Yugoslavya'nın Belgrad hükümeti, devrik lider Slobodan Miloşeviç'in, La Haye Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nde yargılanmasına imkan veren kararnameyi onaylamasıyla bir çığır açıldı. Miloşevic Resmi kayıtlara göre 200 bin, aslında 500 bine yakın insanın ölümüne sebep olan savaşların baş suçlusudur. Miloşeviç'in mahkemeye tesliminde en büyük pay, Başbakan Zoran Cinciş'e ait olup; "Bu zor kararı çocuklarımızın geleceği için aldık. Nihai hükmü tarih verecektir" dedikten kısa bir süre sonra istifa etmiştir. Kasap önce Valkenburg Askeri Üssüne getirildi ve buradan La Haye yakınındaki cezaevine nakledildi. Belgrad'da toplanan Anayasa Mahkemesi'nin Miloşeviç'in USSM'ye teslim edilmesiyle ilgili kararı askıya almasına rağmen ve Devlet Başkanı Voyislav Kostonitsa'nın haberi olmadığı halde Miloşeviç La Haye'e gönderildi. Brüksel'de düzenlenecek konferansında Almanya Yugoslavya'ya yardım edeceğini açıkladı. ABD Başkanı George Bush ise kararı ayakta alkışladığını "Amerikan yönetimi Yugoslavya halkına yardım etmeye hazır olduğunu" söyledi. Tabiri caizse Yugoslavya Hükümeti Miloşeviç'i 1 milyar 300 milyon dolara sattı. Suçun büyüğü... Bir zamanlar milli kahraman olarak ilân edilen Miloşeviç, suçları ortaya çıkınca bir "hiç" durumuna düştü. Aslında Balkanlar'da ABD ile AB arasında nüfuz rekabeti vardır. Fransa'nın Atlantik'ten Urallar'a, Almanya ise doğu'ya yayılma (2. Wilhelm ve Hitler)in hayalleri kurmaktadır. Bunun için Yugoslavya Federasyonunun dağılması gerekiyordu. ABD ise Balkanlar'a yerleşmek isitiyor. ABD ve AB Miloşeviç'i "Büyük Sırbistan" hayali ile kullandılar. Daha sonra Yugoslavya'ya mali yardım için Miloşeviç'in La Haye Savaş Suçluları Mahkemesine teslimini şart koştular. Aslında bu savaşın gerçek suçlusu AB ve ABD'dir. Ama kendilerini insan hakları savunucusu yerine koyarak, temize çıkarıyorlar. Bosna-Hersek soykırımı öncesi ABD ile AB arasında bir maddelik protokol imzalandı. Bu bir madde "Avrupa'da hiçbir ülkede Müslümanların sayısı yüzde 10'u aşamaz. Aşarsa soykırım dahil her çareye başvurulur" cümlesinden ibaret idi. La Haye Adalet Divanı hakimlerinden birinin itirafına göre Balkanlar'daki soykırım senaryosunu hazırlayanlar AB ve ABD'dir Miloşeviç'in cinayet çetesi Çetnik'lerin başıdır. Ama asıl suçlu onu La Haye'e gönderen ABD ve AB'dir. Balkanlar'daki 400 bini aşkın insanın ölümü, milyonlarca kişinin göçü, onbinlerce kadının tecavüze uğraması Batılının vebalidir. Adaleti hiç şaşmayan ve kudreti sonsuz olan Allahü teâlâ zalimin cezasını mutlaka verir..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.