Mısır'daki darbenin tahlili

A -
A +

Pandora'nın kutusu bu kez Mısır'da açıldı. Tahrir'de boşalan kutu, sadece kargaşa ve kaos kusmadı. Kapağın altından "Batı" patentli darbe de çıktı; kimyasal formülü İsrail'den, genetik haritası Avrupa'dan gelen yeni bir küresel deneme.

Askerin Meclis kapısına kilit vurması, Kahire'de sokaklar yatışana kadar demokrasiyi tatile göndermesi anlamına gelmiyor. Darbe sonrası şiddeti artan kaos, Orta Doğu'da büyük taşları yerinden oynatmaya aday. Mısır'da başlayan hareket, bölge tarihinde yeni bir sayfa açacak bir planın ilk aşaması gibi görünüyor. Arap Baharı ile vurgun yiyen bölgesel düzen, uzun zamandır yeni bir statükocu paradigma arayışındaydı. Bu paradigmanın satır başları, şimdi Kahire'de yazılıyor, Kahire'de hayata geçiriliyor. Kahire'de kim dost kim düşman anlamak mümkün değil. Birbirine diş bileyen herkes Tahrir'de kol kola girmiş durumda. Fotoğrafta kimler yok ki? İsrail, can düşmanı Suriye, Suudi Arabistan, petrol zengini Körfez ülkeleri, Mısırlı laikler, gelenekçi el-Ezher, AB... Kahire'deki küresel iş birliği, varlığını "sandıksız" düzen arayışına borçlu aslında. Sandık, baskıyla nefes alan feodal yapılar kadar Batı'nın çıkarlarına da pek yaramıyor burada. Şu aşamada, darbe sonrası bölgesel oyunculardan yükselen destek mesajlarını bu şekilde anlamak lazım.
Adres Kahire olsa da bu olayda Türkiye'nin payına düşen dersler var. Birincisi, AK Parti'nin darbelerle mücadele eden yapılara destek vermesinin ülke istikrarı ve huzuru için sigorta vazifesi gördüğüdür. İkincisi, ülkenin selameti için darbeye zemin hazırlayabilecek bir ortamın oluşmaması yönünde çaba gösterilmesi gerektiğidir. Başbakan Erdoğan'a Mursi ile aynı akıbeti biçen Batı destekli bölücü yapıların varlığı inkâr edilemez. Aksi takdirde, yeşile boyanmış Gezi protestosu hükümet karşıtı bir makyaja bürünmezdi. Üçüncüsü, hükümetin AB politikalarını da yeniden gözden geçirmesi gereğidir. Halkın iradesini büyük devletlerin çıkarlarına göre yorumlayan hatta darbeye "darbe" etiketi koymaktan dahi aciz kıta Avrupası'na üyelik sürecinde daha ne kadar güvenebiliriz? Türkiye ekonomisi büyüdükçe etrafındaki hain çember daralacak, yeni Gezi hadiseleri kadar yeni darbe girişimleri de türetilecektir... Su uyur ama düşman uyumaz, demiş atalarımız. Bu "Gezi" ilk değildir ama son da olmayacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.