Son yıllarda misyoner faaliyetlerinde büyük bir artış vardır. İslam Dünyasında özellikle Irak, Özbekistan, Kazakistan ve bilhassa Balkan ülkeleri münhasıran Arnavutluk ve Kosova'da ve dinlerarası diyalog maskesi altında Türkiye'de çığ gibi artmaktadır. Diyanet'in Cuma hutbesinde okunan "Allah indinde yegane din İslamdır" ayet-i kerimesi Batı'da tepkilere sebep olmuştur. Bu ise Allahü teâlâ'nın hükmüdür. Hiç kimse asla değiştiremez!.. Maalesef Kıbrıs Türk genç nesillerinin milli ve manevi değerleri son derece zayıftır. (İstisnalar hariç) Genç kızların boynunda haçlı kolye adeta moda olmuştur. Hangi sebeble olursa olsun boynuna haç takan (fıkıh kitaplarına göre) kişi küfre düşer. KKTC'nin ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş 9 Nisan 2004'de Hulki Cevizoğlu'nun programına katılmış ve burda bir hadiseyi nakletmiştir: 14- 15 yaşında Kıbrıslı Türk kızı boynuna haç takmış. "Niye ay- yıldız takmıyorsun? Sen Müslüman değil misin?" diye sorunca aldığı cevap "Galiba Müslümanım" olmuş. KKTC okullarında yazın bale, müzik, resim, tiyatro ve çeşitli kurslar açıldı. Yoğun istek üzerine Kur'an-ı kerim kursuna Kıbrıslı Türk Öğretmenler Sendikası karşı çıkmıştır. Arnavutluk'ta durum Rahibe Teresa, ömrünün çoğunu Hindistan'da geçirmiş olmasına rağmen Vatikan ve İtalya tarafından bugün Arnavutluk'un sembölü haline getirilmeye çalışılıyor. 1939- 1944 yılları arasında İtalyan işgalini, ardından Balkanların en baskıcı Stalinist yönetim dönemini yaşayan Arnavutluk, geçirdiği tüm sıkıntılı dönemlere rağmen Osmanlı'dan aldığı beş asırlık tarihi, kültürel ve dini mirası günümüz Avrupa'sına taşımayı başarmış bir ülke. Oysa bu günlerde Arnavutluk ciddi bir Hristiyanlaştırma tehdidi ile yüz yüze. Komünist dönemden arta kalan iki ciddi problem, işsizlik ve eğitimsizlik ise bu tehdidi daha da tehlikeli hale getiriyor. Bugün Arnavutluk bir yandan ekonomik olarak ayakta kalmaya çalışırken bir yandan da 50 yıllık Komünist yönetimin neden olduğu dini yozlaşma ve bilgisizliğin acısını çekiyor. Arnavutluk'un bu zayıf ve çaresiz durumundan istifade etmeyi ihmal etmeyen Hristiyan misyonerleri ise nüfusunun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bu üçüncü dünya ülkesinde haksız olarak bir Hristiyan propagandası yürütüyor. Bugün Arnavutluk nüfusunun yaklaşık yüzde 60'ını Sünniler, yüzde 15'ini Bektaşiler, yüzde 15'ini Ortodokslar ve yüzde 10'unu ise Katolik Hristiyanlar oluşturuyor. Protestanların oranı yüzde 1'den az olmakla beraber çoğunluğu Birleşik Devletlerden gelmiş olan Evangelistlerin misyonerlik çalışmaları neticesinde sayıları giderek artıyor. Ülkede Müslüman halkı Hristiyanlaştırma faaliyetinde İtalya ve Yunanistan başrolü oynuyor. 1991'de Komünist rejimin çökmesiyle ülkede oluşan nispeten özgür ortam, gerek sosyal hayatta gerekse politikada baskın biçimde söz sahibi olan Hristiyan grupların okullar, medya kuruluşları, siyasi partiler, üniversiteler ve yardım kurumları yoluyla dini propagandalarını rahatça sürdürmesine imkan sağladı. Arnavutluk'un en büyük havaalanına, bulvarlara ve okullara Rahibe Teresa'nın adının verilmesi Müslüman çoğunluğa Hristiyan değerlerinin zorla dayatılmasının bir örneği olarak görülebilir. Ayrıca 19 Ekim 2005 günü ülkede Rahibe Teresa Günü ilan edilmiş ve öğrenciler yapılan törenlere katılmaya zorlanmıştı. Rahibe Teresa'nın 1990'da ülkeyi ziyaret ederek diktatör Enver Hoca'nın mezarına çelenk koymak ve Hoca'nın dul eşine sarılarak onu teselli etmek dışında Arnavutluk'a hiçbir katkısının olmadığı bilinmektedir. Gündem sayı:29 Zeynep Özbek'in yazısından istifade edilmiştir. Not: Son katliamda yaralanan Türkmen kardeşlerimize hükümetimizin yardım etmesi yönünde mailler alıyorum. Arz ederim.