Osmanlı sınırları içinde ve münhasıran Anadolu'da misyoner faaliyetleri asırlardan beri devam etmektedir. Geçmişte başarılı olamadılar. Çünkü Müslüman halkın çoğunluğu İslâmiyeti yaşıyordu. Yaşamayanların ise tamamına yakını (çok azı dışında) iman ehli idiler. Peki ama bugün neden misyonerler 100 dolar karşılığı binlerce değil onbinlerce insanı ebedi cehenneme sürükleyebilmektedirler? Mikroplar her zaman mevcuttur. Ama bazan salgın hastalıklar ortaya çıkıp kasıp kavururlar. Neden? Çünkü bulaşıcı hastalıklar için ortam müsaittir. Genç nesillere bilinmesi zaruri olan İslâmi bilgiler verilmezse, misyonerler için gerekli ortam hazırlanmış olur. Bataklığın temeli Alman Goethe Üniversitesi, İslâm Bilimleri Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Fuat Sezgin'e göre: "Bugünkü Avrupa bilim ve medeniyetinin, bilinenin aksine Yunan medeniyeti değil, İslâm medeniyeti ve bilimidir... Genellikle Müslümanlar ve özellikle Türkler, İslâm kültür dünyasının bilimler tarihindeki yerini ya çok az biliyorlar, ya da hiç bilmiyorlar. Yahut da İslâm kültür dünyasına karşı çok yanlış görüş taşıyorlar. Batı dünyasının bugünkü üstün durumu Müslümanlarda özellikle Türklerde adeta bir aşağılık duygusu uyandırıyor... Müslüman âlimlerinin eserlerini papazlar Latinceye tercüme ettiler. O sırada İslâm Dünyasında geri zekalı ve özürlüler dışında herkes okuma yazma bilmekte iken; Batı'da papazlar dışında okuma yazma bilen çok az idi. Batı, bilimi sanıldığının aksine Müslüman bilim adamlarına ve bu eserleri tercüme eden papazlara borçludurlar... Yunan biliminin temeli Mısır ve Babil'e (Babilonya) dayanır... Gözden kaçmayan bir gerçek var ki, maalesef bugün birçok Türk aydını, Batı dünyasına ulaşmanın çaresini Türk topluluğunu dinden kurtarmakta, İslâmı dışlamakta, genç nesilleri din bilgisi ve ilahi sevgiden mahrum etmekte buluyor. Altmış yıldır edindiğim tecrübe ise; İslâm Medeniyetini tanımanın Batı dünyasına ulaştırmada en doğru yol olduğunu ortaya koyuyor." Aydınların İslâmiyete karşı soğuk davranışı, misyonerlerin faaliyeti için uygun ortamı hazırladı. Hıristiyan olan gençlerin asıl suçluları, misyonerlere bu zemini hazırlayan aydınlardır. 41 ülke kütüphanesi taranarak 2 cilt 1350 sayfa olarak hazırlanan "Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi" 1998'de neşredildi. (Türkçe-Arapça-İngilizce) eserin editörü Prof. Dr. Ekmelleddin İhsanoğlu'nun bildirdiğine göre Osmanlı devrinde 582 astronomi âlimi yetişmiştir. Ve 2438 adet astronomi ile ilgili eser yazılmıştır. Bazıları 10 cilttir. Bu eserler şöyle dursun 582 astronomi âliminin sadece 2'sinin ismini ancak biliyoruz. Türkiye "Büyük pazar" Dünya gazetesinin 16 Ekim 2003 tarihli sayısında İlhan Karaçay'ın Amsterdam mahreçli haberine göre: Misyonerler, Hıristiyanlık propagandası için Türkiye'yi "Büyük pazar" olarak görüyor. ECM (Avrupa Hıristiyan Misyonerlik) kuruluşundan Cees Verhagen'in Nederlands Dagblad gazetesinde çıkan yazısında Türkiye'nin AB'nin ticari pazarı yanı sıra Hıristiyanlığı yaygınlaştırması açısında da büyük önem taşıdığı ve bu yöndeki hazırlıklara şimdiden başlanılması gerektiği vurgulanmaktadır. Boşalan kiliseler ve azalan üyeler ile sıkıntılı bir devre yaşayan Avrupa'daki kiliselerin boşluğu doldurmak için gözlerini Türkiye'ye diktiği gerçektir. Neşredilen makalenin adı ise: "Türkiye'nin AB üyeliği kilisenin menfaatinedir."