İngiltere, 1947 yılında Hindistan bağımsız oluncaya kadar; orta öğretimdeki öğrencilere, logaritma cetvelini ezberletti. Çünkü zihinlerinin başka şeyle meşgul olmasını istiyordu. Ayrıca zihinlerini işlemez hale getiriyordu. "Hindistan 18. asra kadar Avrupa'nın bütün dokuma kumaş, baharat ve daha birçok tüketim malı ihtiyacını karşılayan zengin ülkeydi." (Metin Ulgüray Yirminci Yüzyıl Raporu sayfa: 70) İngilizler işgal ettikleri ancak fiyat ve kalite bakımından rekabete giremedikleri Hindistan ve diğer ülkelerin yerli sanayiini tamamen yok etti. Misyonerler ise fakirleşen halkı Hıristiyan yapmaya başladı. "Zira İngilizlerin Hindistan'da kendi tekstil mallarını pazarda Hint kumaşlarına karşı rakipsiz kılabilmek için 40 bin Hintli kumaş imalat ustasının kollarını kesmişlerdi. Sanayi ve ekonomi sahasında durum böyleyken itikadi sahada da tam bir tahribat söz konusu idi. Her zaman ifade ettiğimiz gibi sömürgeleştirilecek bölgelerin kendi inanç ve itikatlarından uzaklaştırıp, Hıristiyanlığı benimsemesi ve bu sayede daha rahat sömürülmesi misyonerliğin bir numaralı hedefidir. Nitekim bu hedefe yönelik faaliyet gösteren İngiliz Misyoner Cemiyeti, İngiltere Sömürge Bakanlığına bağlı olarak çalışmıştır. İngilizler Müslüman ülkelerde yerli halkın dinî inançlarını zedeleyebilmek için o ülkeden bazı kimselerle iş birliğine gitmişlerdir." (Prof. Dr. Haydar Baş Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler sayfa: 27- 28 ) Sinsi planlar! İngilizler tarafından "Sir" unvanı verilen Ahmet Han, Hintli Müslümanları, işgalci İngilizlere ve Batı kültürüne ısındırmak için gazete çıkardı ve kolejler açtı. Kur'an-ı kerimin sosyal hayatla ilgili hükümlerinin bugün uygulanamayacağını "Hindistan halkını o devrin Victoria İngiltere'sinin hayat tarzını, kültürünü ve sosyal yaşantısını tatbik etmeye çağırıyordu." (Prof. Yakup Çiçek) Kahire'deki "Şarkın Yıldızı" isimli mason locasına 1878 yılında 1355 numara ile kayıt olan Cemalettin Afgani, İslamiyeti açık ve net olarak ilerlemeye mani din olarak ve zorbalık dini göstererek İngilizlerin sömürge ve misyoner faaliyetine hizmet etti. C. Afgani'nin talebesi M. Abduh ise melek, şeytan, cin ve mucizeleri inkar eder. Reşid Rıza, Abdülmümin el Maragi de aynı ekolün temsilcileridir. Bu kişiler İngiliz menfaatlerinin bekçisi oldular. İngilizlerin başta gelen hedefleri Ehl-i sünnet itikadını yok etmek, mezhebsizlik, Osmanlıyı yıkmak ve Osmanlı topraklarını sömürgeleştirmektir. "Zenci köle tüccarlarının, Gine ve Batı Hint adalarından düzenli biçimde getirip sattıkları zencilerin sayısı 1760 yılına gelindiğinde 500 bin rakamına yaklaşıyordu. (Rolf Winter-Küstah Amerika sayfa 19) Kölelik sözde 1848-1867 tarihleri arasında kanunen yasaklandı. Ama bugün çeşitli yollarla devam etmektedir. Sömürgeci ve misyonerler en önemli (stratejik) ve verimli yerlere yerleştiler. Koloniler kurdular. İbn-i Rüşd, Aristo'nun fikirlerini yayarak Endülüs'ün yıkılmasında fikir ve inanç sahasında görev aldı. Aristo bozulmuş Hıristiyan dünyasının temel taşıdır. İmam-ı Gazali (Kuddise Sirruh) hazretleri felsefecilere "Tehafüt-ul Felasife" adlı eseri ile cevap verdi. Endülüs'ü; içten Batı'nın felsefesini benimseyen sözde bilim adamları, dıştan da İspanyol askerleri ve misyonerleri yıktı.