Misyonerlerin asıl hedefi

A -
A +

1.5 milyar nüfusa sahip "İslam Dünyası"nın üzerlerine ölü toprağı serpilmişçesine gafleti, misyonerlerin faaliyetlerini aleni olmanın ötesinde İslamiyete hakaret derecesine ulaştırmıştır. Misyonerlerin dağıttığı broşür, kitap ve bilhassa "kilise ev", ya da "kilise odalar"da; âlemlere rahmet olarak gönderilen, Sevgili ve Şerefli Peygamber Efendimize ve kitabımız Kur'an-ı kerime son derece ağır hakaretler yapılmaktadır. Varılmak istenen hedef, asırlardır Türk milletini tarih sahnesindeki varlığının temeli olan İslamiyetten uzaklaştırarak, Anadolu'yu işgal etmektir. Güneydoğu Asya'da asrın felaketi olan deprem ve bunun meydana getirdiği "Tsunami" ile öksüz ve yetim kalan binlerce küçük Müslüman çocuk Evangelist misyonerler tarafından Hıristiyan ve misyoner yetiştirilmek üzere esir alınmıştır. Binlercesi de fuhuş ve organ nakli mafyasının elindedir. İslam Konferansı Teşkilatı ve İslam ülkelerindeki insani yardım kuruluşlarının bu facia karşısında sessiz kalışı kara bir lekedir. Elbette bunun hesabını dünyada tarih ve mahşerde ise Allahü teâlâ hepimizden soracaktır. İslam ülkelerinin petrol ve diğer yeraltı ve yerüstü servetlerini Batılı ülkelere peşkeş çekip, saraylarda lüks ve israf içinde İslamiyete aykırı hayat süren şeyh, sultan, emir ve diğerlerinin başına taht ve sarayları çökecektir! Hıristiyan Batı, İslam Dünyasının halklarını IMF, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Merkezi ve dış borç faizleriyle açlığa, fakirliğe ve işsizliğe mahkum etti. Bu ise misyoner faaliyetlerinin ilk safhasıdır. Misyonerleri azdıran ortamı, İslam ülkelerindeki bazı aydın ve bürokratlar hazırlamıştır. Nesiller arası uçurum derinleştirilmiş, milli ve manevi değerler dejenere edilmiştir. Misyonerlerde ahlak duygusu yoktur. Fuhuş, seks partileri, dolar ve euro verme, yurt dışı iş ve vize, burs ve sözde insani yardım sadece vasıtadır. Misyonerler nazarında Müslümanlar potansiyel düşmandır. Müslüman olmayan Hıristiyan dışı insanlar ise nötrdür. Misyonerlerin en büyük hedefi Müslümanları İslamiyetten koparmaktır. Çünkü bu iman onlardan alınırsa şehitlik, vatan sevgisi, kahramanlık, ahlak, feragat, yardımlaşma velhasıl (iyi-güzel-temiz) olan bütün özelliklerini kaybedeceklerini ve ülkelerini işgal edip, sömürge yapacaklarının idraki içindedirler. Misyonerler girdikleri ülkelere daima felaket getirmiştir. Milli ve manevi değerlerimizi, kültürümüzü ve İslami inancımızı muhafaza etmeye mecburuz. Hatta mahkumuz. Gaflet uykusundan uyanalım Bir Türk televizyon kanalında bir misyoner ekibi, 5 bin kişiyi vaftiz ettiklerini ve 100 oda kilisesi açtıklarını itiraf etmiştir. Sinan Aygün'ün Türkiye gazetesinde 5 Ocak 2005 tarihli "Dağ taş incil doldu" başlıklık yazısında, Türk asıllı genç bir kızın "Ayın 24'ünden beri 600 bin incil dağıttık. Bu rakam aybaşına kadar 1 milyonu geçer. İncil aldıktan sonra kiliseye gelerek Hıristiyan olmak istediğini söyleyenlerin sayısında büyük artış oldu." sözü ürkütücüdür. Dinlerarası diyalog, inanç turizmi ve dinlerarası hoşgörü misyoner tuzaklarıdır. Bazı inanç sahibi yazar ve kişiler maalesef bu tuzakların içinde misyonerlere yardımcı olmuşlardır. Asırlarca İslamiyete hizmetle şereflenen (bu nimet liyakatimiz değil İlahi ihsandır) bu asil milletin evlatları gaflet uykusundan artık uyanmalıdır. Afrika halkı gibi gözlerini açtıklarında Türkiye'nin işgal altında, toprak ve servetlerinin Hıristiyan Batı'nın elinde olduğunu göreceklerdir. Ne olur ülkemizi böldürmeyelim. Bu vatan bizim... ..... Not: Okuyucularımın mübarek Kurban Bayramını tebrik ederim. Dünya ve ahiretleri için duacıyım. Dualarını beklerim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.