Tarih boyunca misyoner faaliyetleri, Hıristiyan Batı emperyalizminin öncü kuvvetleri olmuştur. Osmanlı devrinde fethedilen yerlerde, ilk önce akıncılar ve dergahlar ile fetih ortamı hazırlanmıştır. Misyonerlerin gayeleri kendi batıl dinlerine hizmet değildir. Ülke insanını en azından bir kısmını Hıristiyan yaparak, o ülkeyi Hıristiyan Batı ülkelerinin emrine sokmak, Batı şirketlerinin sömürüsü için elverişli ortamı hazırlamaktır. Misyoner teşkilatının ana hedefi Türkiye'nin nüfusunun en az yüzde 10'unu 10 yıl içinde Hıristiyan yapmak (bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da) sonra karışıklık çıkarıp BM kararı ile ülkeye Hıristiyan askerlerden teşekkül eden Barış Gücünü sokmak ve Endonezya'da olduğu gibi ülkeyi bölmektir. 200 milyonu aşkın Endonezya'da Doğu Timor'un nüfusu 250 bindir. Yüzde 80'i Hıristiyan idi. Karışıklıklar, Barış Gücü ve neticede Doğu Timor bağımsız devlet olarak en kalabalık İslam ülkesinin göğsüne saplanan bir hançer oldu. "Was Region Sache İst. Lern-Ond lebens Wissen"e göre: Türkiye'nin en az yüzde 10'u Hıristiyan yapılarak Türkiye parçalanacaktır. Balkanlardaki bütün ülkelerin nüfus ve yüzölçümü toplamı Türkiye'den azdır. Batı'nın güçlü bir Türkiye'ye tahammülü asla yoktur. 40 yıl sonra dünyada petrol 60 yıl sonra ise doğalgaz tükenecektir. 21. asırda petrolün alternatifi "bor"dur. Dünya bor rezervinin yüzde 70'i ve en kalitelisi Türkiye'dedir. Altında dünya ikincisi, mermerde dördüncüyüz. 21. asırda tehlikesiz nükleer yakıt toryum olacaktır. 1 milyar 200 bin tonluk dünya toryum rezervinin 800 bin tonu Türkiye'dedir. Misyonerlerin ana hedefi nedir? Misyonerler Osmanlı toprağına ilk defa 15 Ocak 1820'de ayak basmışlardır. Misyonerlerin emrinde çalıştıkları "Boand Commissioners Foreign Missions" adına Pling Fisk ve Levi Parsons'a verilen 1833 tarihli talimattaki bazı cümleler şunlardır: "Anadolu başta olmak üzere Orta Doğu ve diğerleri Hıristiyanlığın kutsal ve vaad edilmiş topraklarıdır. Bu topraklar silahsız Haçlı seferiyle, Türkleri İslamiyetten koparacak ve bazılarını ise İslamiyete düşman ederek geri alınacaktır... Bu toprakları geri almak, Türkleri Hıristiyanlaştırmak için okul, hastane açıyoruz, ilaç götürüyoruz. Modern tıbbı ve eğitimi kuruyoruz. Türkler bizi istemeyebilirler ama bu toprakların sahibi Türkler değil ki! Elbette hedef yalnızca Türkiye değildir. Türkiye aynı zamanda Avrasya'nın anahtarıdır..." (Ali Rıza Bayza'nın Protestan Misyoner Örgütlerin Türkiye Operasyonu ve Atilla İlhan'ın Türkiye Asya'nın Anavatanıdır makalesi) Ve Batı'nın asırlardır değişmeyen sloganı "Türkiye, Türklere bırakılmayacak kadar zengin ve önemlidir" Orta Asya'da durum Orta Asya'daki Türk ülkelerinde misyoner faaliyetleri ve Hıristiyan olanların miktarı korkunç boyutlardadır. İslami bilgilerin yayılması çeşitli yollarla önlenmekte ama misyonerler için en geniş imkanlar tanınmaktadır. Güney Kazakistan'ın Cambil eyaletinin Taraz şehrinde (eski adı Evliya Ata) Karahanlılar Devletine başkentlik yapmıştır. 150 bin nüfustan 2700'ü son 4 yılda Hıristiyan olmuştur. Kazak, Uygur, Özbek, Tatar, Kırgız ve Dongar (Müslüman Çinli) mürted olmuşlardır. Bin yıldır binde 999'u Müslüman olan Kazakistan'ın 6 milyon nüfusunun 500 bini son yıllarda Hıristiyan olmuştur. Sovyetler Birliği dağılınca Müslüman ülkeler bu ülkede İslamiyeti anlatmak için zahmet etmediler! Misyonerler ise en ücra yerlere kadar gittiler. Başta dolar olmak üzere her imkanı kullanarak komünist rejim devrinde İslamdan uzak kalanları Hıristiyan yaptılar. Kırgızistan'ın yüzde 3'ünü Hıristiyan yaptılar. Bu gaflet nereye kadar devam edecek?