Niçin Müslüman oldular?

A -
A +

Avrupa'nın meşhûr fikir adamı Roger Garaudy'nin 1982 senesinde, açtığı yolda, denizlerin kaptanı Cousteau rotasını İslâmdan yana çevirdi. 8 Nisan 1983 günü Bingazi'nin Karyünes Üniversitesinin konferans salonunda bir büyük ilim adamı, bir büyük yazar Roger Garaudy, "Evet, bugün ben Müslümânım. Niçin İslâmı seçtiniz, diyorsanız; İslâmı seçmekle çağı seçtim" diyordu. 70 yaşındaki Roger Garaudy ki, yıllarca Fransa'da komünist sistemin ateşli savunucusu olmuştu. İnsanların kurtuluşunu yalnız bu sistemde bulmuştu. Hıristiyanlığa karşı, düşüncesiyle, kalemiyle, hitâbetiyle büyük bir mücâdele veriyordu. Garaudy yakından tanınan bir bilim adamı idi. Son yıllarda Marksizm onun kaleminden yayılıyordu. Fakat, şimdi o büyük adam, hakîkati anladı ve bütün dünyâya şunları söyledi: "İslâm, çağları arkasında sürükleyen bir dindir. Diğer dinler ise, çağların arkasında sürüklendi. Yani, İslâm dışındaki bütün dinler zamana uyduruldu. Reforma tâbi tutuldu. Mukaddes kitâblar zamâna göre tahrif edildi. Kur'ân-ı kerîm ise, indirildiği günden beri hep zamana hükmetti. O, zamanı değil, zaman onu izledi. Zaman yaşlandıkca o gençleşti. Bu, çağlar üstü bir olaydır. Bugüne kadar, bunca savaşların bıraktığı korkunç, sosyal, siyâsî ve ekonomik sarsıntılardan dahâ büyük bir olaydır. İslâm, materyalizme de, pozitivistlerin görüşüne de, ekzistansiyalistlere de hâkimdir. Fakat, hiçbir şey İslâma hâkim değildir. Muhammed aleyhisselam, 'Yarın ölecekmiş gibi âhirete, hiç ölmeyecekmiş gibi, dünyâya çalışın!' derken, her şeyi anlatmıştır. İslâm hem maddeye, hem de manaya hükmetmiştir. Öyle ise, bunların ikisi birbirinden koparılamaz. Nasıl koparılabilir ki, İslâm, 'İlim Çin'de de olsa gidip bulunuz. İlim ve fen müminin gayb olmuş malıdır, ara ve bul' diyor. İlmin ve çalışmanın burada sınırı yoktur. İslâm, dünyayı sarsan bu iki olaya sınır koymadığına göre, dünyayı sarsmıştır. İnsanı, mahlukların efdâli ve en şereflisi olarak bildirirken, onun sömürülemeyeceğini anlatmıştır. İsrafı, gösterişi ve lüksü yasaklayan, kazancı alın terindeki damlacıklarda arayan, biriken sermâyeyi fakire ölçülü ve ahlak hükümleri içinde aktaran, faizi, tembelliğe sebep olduğu için yasaklayan ve gayrimeşru serveti böylece imhâ eden bir sistemler manzumesidir. İslâm, halîfe ile kölenin aynı hakka sahip olmasını mecbur kılmıştır. Deve olayı vardır ki, bu kralların kılıçlarından daha keskin bir olaydır... Hazreti Ömer ile kölesi bir şehirden bir şehre giderken deveye sıra ile binerler. Zaman zaman, devenin yularını halîfe çeker, zaman zaman da köle... İşte adalet ve hukukta İslamın devrimidir bu. Marksizm ile kapitalizmin ikisi de, insanı sömüren sistemlerdir. İslam bunlara karşı, insana prestijini iade eden bir semavi dindir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.