Nükleer enerji zarureti

A -
A +

Yakın bir geçmişte Türkiye'nin ağır kış şartlarında karşı karşıya kaldığı doğal gaz krizinin, sanayinin lokomotifi olan İstanbul'u vurması son anda önlendi. Dünya ülkeleri içinde en pahalı elektrik Türkiye'de kullanılmaktadır. Doğal gaza bağımlılıkta lider ülkeyiz. Türkiye'de doğal gaza bağımlılık oranı yüzde 45'tir. Bu oran İtalya'da yüzde 41, İngiltere'de yüzde 40, İspanya'da yüzde 15, Almanya'da yüzde 11, Yunanistan'da yüzde 11 ve Fransa'da yüzde 4'tür. Avrupa Birliğinin doğal gaza bağımlılık ortalaması yüzde 17, dünya ortalaması 19'dur. (Kaynak: Eurostat) Ham madde ihracatının yüzde 40'ı ve enerji kaynaklarının yüzde 70'i İslam ülkelerinin elindedir. Ama bu zengin kaynaklar G-7 (gelişmiş ülkeler)'nin sömürüsü altındadır. Doğal gazda dışa bağımlı olmamız çok mahzurludur. İstanbul Türkiye'nin kalbidir. O durunca Türkiye'de durur. Rusya elinde olmadan ya da siyasi sebeplerle doğal gazı kesse İstanbul donar ve Türkiye'nin kalbi durur. Türkiye'de 270 tane önemli sanayi tesisi doğal gaz kullanmaktadır. Yılların ihmali neredeyse doğal gaz krizine yol açıyordu. 22 yıldır doğal gaz kullanıyoruz. Depolama tesisi ihmal edildi. Silivri'de depolama tesisi gecikti. Tuz Gölü altındaki ihale gecikti. Türkiye'de zengin doğal gaz rezervi vardır. Ama ihmal edildi. Ve hâlâ da ediliyor. Doğal gaz ile ilgili 5 anlaşma mevcuttur. Hepsinde günlük teslimat yerine yıllık teslimat konmuş ve teslimatta yapılacak ihmal (gazı azaltmak için) yaptırım maddesi yoktur. Yıllık tüketim 25 milyar metreküptür. Doğudan batıya doğal gaz aktarımı yapacak pompalama sistemi (200 milyon dolarlık) ihmal edildi. Neden yalnız doğal gaz? Güneş, rüzgâr, jeotermal ve hidroelektrik ihmal edildi. Zengin kömür ve bilhassa linyit yataklarımız var. Nükleer enerji için 1953 yılında rahmetli Adnan Menderes'in emri ile uranyum aramaya başlandı. Türkiye'nin uranyum rezervi 10 bin tondur. Bu rakam 3 bin megavatlık bir santralin 25 yıl yakıtını karşılar. Sadece Eskişehir- Sivrihisar- Kızılcaören bölgesinde 383 bin ton toryum vardır. Toryum nükleer santrallerin en verimli yakıtıdır. Nükleer enerji maceramız 5 Mayıs 1955'te ABD Başkanı Eisenhover'in "Barış için atom programı" çerçevesinde ABD ile imzalanan ikili anlaşma ile başladı. Bu anlaşma Adnan Menderes iktidarında yapıldı. 1956 yılında 6821 sayılı atom enerjisi komisyonu kanunu ile macera başladı ve 50 yıl içinde 36 hükümet ve 16 başbakan değiştiği halde Türkiye'de nükleer enerji santralleri maalesef kurulamadı. Bu yılan hikâyesini AK Parti iktidarı yeniden gündeme getirdi. İnşallah "dış" ve "iç güçler"in engellerini aşarak başarılı olurlar. Avrupa ülkelerine baktığımızda; Fransa 58 nükleer santrali ile dünyada ilk sıradadır. Ve enerjisinin yüzde 78.1'i nükleer santralleri ile temin etmektedir. İkinci sıradaki Litvanya enerjisinin yüzde 72.1'ini nükleer santrallerden sağlamaktadır. Tam 29 ülkede nükleer santral vardır. Peki Türkiye'de niye yoktur? Sanayimizin en büyük sıkıntısı enerjide yüksek fiyattır. Petrol fiyatlarında tırmanış ve doğal gaz krizi nükleer enerji zaruretini ortaya çıkarmıştır. Dünyada 441 nükleer santral var ve 31 tanesi inşa halindedir. 1955'ten bu yana nükleer enerjide bir arpa boyu yol alınmadı. Hükümetin nükleer santral kurma kararı Türkiye'nin geleceği için atılmış en doğru ve hayırlı bir adımdır. İnşallah başarılı olurlar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.