Dünyada nükleer santral sayısı 400'ü aşmış 500'e doğru gitmekte, Türkiye'de nükleer santral yapımını dış güçler önlemektedir. AKP iktidarının kısa bir zamanda bu projeyi gündeme getirerek ülkemizde nükleer santralların kurulmasını temenni ederiz. Özellikle çevrecilerin büyük tepkisini alan nükleer reaktörlerin, diğer enerji kaynaklarına oranla daha tehlikesiz, daha yararlı, daha ucuz ve daha çevreci olduğu savunuluyor. Yüksek teknolojiyle inşa edilen bir reaktörün, insanlara radyoaktif etki yapmadığı, artık maddelerin de toprağın altına betonlanarak, çeliklenerek veya kurşunlanarak bırakıldığı takdirde izole edildiği, zamanla zararsızlaştığı belirtiliyor. Uzmanlar, nükleer enerji santrallerini, "insanoğlunun inşa ettiği en güvenli makine" olarak nitelendiriyor. Geçmişte olan nükleer enerji kazalarının abartıldığını, çünkü insanların aklına birden atom bombası geldiğini vurgulayan uzmanlar, iyi bir nükleer enerji santralinin, atom bombasından bile etkilenmediğini bildiriyor. Nükleer enerji karşıtlarının, "dünya ülkelerinin nükleer enerjiden vazgeçtiğini" iddia ettiğini hatırlatan uzmanlar, tam tersine, dünya ülkelerinin bu enerjiden vazgeçmediğini, sadece "ekonomik durgunluk, Çernobil muhalifleri akımı, gelişmiş ülkelerin yeterince nükleer enerji santralleri olduğu için artık ihtiyaç duymaması gibi etkenlerin, bu imajı ortaya çıkardığını söylüyor. Tarla yanında santral Uzmanlar, bir reaktör kazası meydana gelmesinin günümüzde zor bir ihtimal olduğunu ifade ederek, önceki kazaların, yetersizliğinden kaynaklandığını, günümüzde ise ileri teknoloji kullanıldığını kaydediyor. Uzmanlar, Fransa, Japonya ve İtalya'da reaktörlerin sebze ve meyve tarlalarıyla bitişik inşa edildiğini, hiçbir tehlikeli durum olmadığını savunuyor. Nükleer enerjiye hiçbir enerjinin alternatif olmadığını belirten uzmanlar, dünyada 400'ün üzerinde nükleer santral olduğunu, en çok da Kanada'da bulunduğunu bildiriyor. Üstelik bu santrallerin çoğunun, turistik yerleşim merkezlerine yakın olduğunu vurgulayan uzmanlar, 8 reaktörlü Pickering Santrali'nin, bir köyün içinde ve yat limanıyla yan yana olduğunu ve çevreye hiçbir zarar vermediğini kaydediyor. Yeni santraller çok güvenli Türkiye'nin yapmayı tasarladığı sistemin de Kanada teknolojisine benzediğini ifade eden uzmanlar, "Bu sistemde serpinti ortaya çıksa, ilk önce yakıtın kendisi, nükleer serpintiyi absorblar. Radyasyonun buradan kurtulduğunu düşünelim. Bu defa kapalı soğutucu sistem içinde kalır. Buradan da kurtulduğunu varsayalım. Soğutucu sistemin dışında yine kapalı bir sistem olan reaktör koruma kabı vardır. Hadi buradan da kurtulduğunu düşünelim. Bu defa en dışta beton sistemi ve onun içinde 4.25 cm kalınlığında çelik sistemi bulunan, beton konteyner vardır. Zaten serpintinin bu kısma gelmesi mümkün değildir. Gelse bile asla dışarıya sızma yapmaz" diyor. Uzmanlar, Çernobil Santralinde bu sistemin olmadığını, sadece kütleyi taşıyacak çelik bir kap ve dışta betonarme bir bina olduğunu belirterek, şunları söylüyor: "Zaten kaza da vardiya değişimi sırasında, reaktörün gücünün birden düşürülmesinden, yani insan hatasından meydana gelmiştir. Yeni, teknolojik santrallerde böyle hatalar olmaz. Serpinti ortaya çıksa bile, yedi katmandan oluşan reaktörden, dışarıya asla sızıntı olmaz."