Ortadoğu "barış" arıyor

A -
A +
İsrail ile Filistin arasında 2010 yılından beri kesik olan barış görüşmeleri ABD'nin arabuluculuk gayretleriyle tekrar başladı. Ancak, "iki devletli" nihai çözüme giden yolun her adımı mayınla örülü gibi.
Beklentiler oldukça düşük tutuluyor. Zamanla derinleşen ve kronikleşen sorunların bir çırpıda çözülemeyeceği ortada. Tarafların üç yıl sonra masaya dönmesi bile barış için önemli bir adım olarak görülüyor. 
Filistinli heyeti, İsrail'in 1967 sınırlarına çekilmesini, Batı Şeria'daki yerleşim birimlerini boşaltmasını ve Filistinli mültecilere dönüş hakkı verilmesini istiyor. Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti "olmaz olmaz" şartlar arasında.
İsrail tarafı, Batı Şeria'nın bazı birimlerini boşaltmayı kabul ediyor ancak Doğu Kudüs'teki birimlerden vazgeçmiyor. Filistinli mültecilere dönüş hakkı tanımıyor ve Kudüs'ün tamamı benim "başkentim" diyor. Askerden arındırılmış bir Filistin'in hava sahası ve sınırları üzerinde yetki talep ediyor. 
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, müzakere için Filistin'in dayattığı "mahkûmların serbest bırakılması" ön koşulunu kabul etti. İlk etapta, 26 mahkûm serbest kaldı. Bu kararla, kabinedeki şahinlerin eleştiri oklarına hedef olsa da mahkûmlar üzerinden "etki" sahasını genişletti. Kaşıkla verip, kepçeyle alma hesabıdır bu. Daha çok" mahkûm ", daha çok "taviz" için yem olabilir. 
İsrail, görüşme öncesi Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimleri genişletme kararı aldı. Bu tavır, içinden "barış" geçen müzakereleri sabote ediyor. Uluslararası hukuk, Yahudi "kolonizasyonunu" yasa dışı buluyor. Ancak İsrail, Filistin'den toprak çalarak bölgede "kökleşme" planında diretiyor. Devlet Başkanı Mahmut Abbas, bu şartlarda masaya oturmayı kabul ettiği için İsrail'e Filistin topraklarından yeni emrivakiler için fırsat sundu. 
Hamas, görüşmelerde devre dışı kaldı. Hamas'a göre, görüşmelerin içi boştur. Abbas'ın, Hamas'ı denklem dışına iterek görüşmelere tek yanlı katılması Filistin halkına barış sunmaz. Aksine, İsrail'in elini güçlü kılar. Filistin kendi içinde birlik ve bütünlük sağlayamadığı sürece İsrail karşısında ezilmeye mahkûmdur. 
Gerilim ve çatışma, İsrail'in bölge politikasının "temel" taşıdır. Dozu, devlet eliyle yükseltilen "şiddet", İsrail'e istediği politikayı ihraç etmesi için alan açar. Bunun için "suni" gerilim üretir. İsrail, 1967 sınırlarına dönmeyi kabul edemez. 67 sınırlarında kalması, "Vaat Edilmiş Topraklar" ülküsünden sonsuza kadar vazgeçmesidir. 
ABD'nin durup dururken bu işe şimdi soyunması manidar. Zamanlama manidar. Suriye, Mısır ve İran isyan dalgasıyla can derdine düşmüşken; Hamas, Mısır darbesiyle gücünü yitirmişken, şimdilik İsrail'in yoluna taş koyabilecek kimse yok gibi görünüyor. Barış, bugünlerde sadece İsrail'e göz kırpıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.