2012 yılında siyasi zeminde önemli gelişmeler beklenmektedir. Örneğin bu yıl ABD, Rusya, Fransa, Hindistan ve Çin'de devlet başkanı seçimleri yapılacaktır. Rusya'da yapılacak seçimlerde Putin'in seçilmesi muhtemeldir. Putin'e karşı gençlerin direnişi neticeyi değiştirmesi zordur. Fransa'da yapılacak 22 Nisan ve 5 Mayıs başkanlık seçimlerini Sarkozy'nin kazanması zor görülmektedir. Türkiye'de geç de olsa sözde Ermeni soykırımı yalanı, belgeleriyle çürütülecektir. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısına katılan Başbakan Erdoğan bilim adamlarına şu mesajı vermiştir: "Yakın tarihi iyi araştırın... Bilimin boş bıraktığı alanı popülist siyasetçiler, ırkçı ve ayırımcılar dolduruyor... Biz parlamentolardaki oylamaları değil arşivleri, bilimsel araştırmaları dikkate alıp, tezlerimizi dünya ile paylaşacağız." ABD'li bir bilim adamının yarım asır önce Osmanlı Arşivi ile ilgili görüşü bugün de geçerlidir: "Osmanlı Arşivinin tamamı açıklanmış olsa, yalnız Türkiye değil, dünya tarihini yeniden yazmak gerekecek." Osmanlı Arşivi yalnız Türkiye'nin değil en az 30 hatta 40'a yakın ülkenin tarihi ile ilgilidir. Oysa biz ne yaptık, yalnız Türkiye'nin değil dünyanın kültür mirasını vagonlara doldurduk ve kırpıntı olarak kilosu 1.5 kuruştan Bulgaristan'a sattık. Ama Bulgaristan bu belgeleri değerlendirdi. Oysa Türkiye'deki Osmanlı Arşivleri depolarda çürümeye terk edildi. Osmanlı Arşivleri yasağına ve düşmanlığına rahmetli Turgut Özal son verdi. "Neyi kimden saklıyoruz" sözü ile Osmanlı Arşivi Türk ve dünya bilim adamlarına açıldı. AK Parti iktidarı Turgut Özal'ın yolundan giderek Osmanlı Arşivindeki çalışmayı hızlandırdı. Osmanlı Arşivinde inceleme yapanların çoğunluğunu ABD'li ve İsrailli bilim adamları teşkil etmektedir. ABD'li bilim adamları Osmanlının savaş tekniğini, ekonomideki başarısını ve bilhassa üç kıtada en az 500 yıl siyasi, ekonomik ve sosyal dengeyi nasıl sağladığı sorusuna cevap aramaktadır. Daha yakın zamanda büyük bir soykırımın yaşandığı Balkanlar'da Osmanlı zamanında huzur hakim idi. Aynı çarşıda en az 10 millet ve etnik grup yan yana işinde çalışırdı. Osmanlı gitti huzur ve güvenlik yok oldu. Sadece Balkanlar'da değil Orta Doğu'da da aynı idi. Kudüs'ün güvenliği 10 Osmanlı askeri ve başlarında bir onbaşı ile sağlanırdı. Şimdi ise alaylar, en modern silahlarla sağlanamıyor! Bir Yunanlı tarihçinin dediği gibi: "Dünyada gerçek demokrasi sadece Osmanlı devrinde oldu. Devlete isyan etmemek şartıyla herkes istediğini yapabiliyordu."