Suriye'de olduğu gibi Osmanlı'nın yıkılışından sonra Orta Doğu, Balkanlar, Kuzey Afrika ve Kafkasya'da savaşlar asla sona ermedi. Sadece cepheler değişti. Peki bu savaşlar neden sona ermedi? Cevabı gayet basittir. Emperyalist güçler bu savaşlarla Osmanlı'yı tasfiye etmek istiyorlar. Bu tasfiye operasyonuna Türkiye de dahildir. PKK terörü, üniversite hadiseleri, darbeler Türk milletini millî ve manevî değerlerinden daha doğrusu mazisinden koparmak için yapılmaktadır. Ve yakın geçmişte dünyanın en zengin dili olan Türkçe kabile diline dönüştürülmüştür. Genç nesiller bin küsur yıllık kültür hazinelerini okuyamaz okusa da anlayamaz hâle getirildi. Emperyalist ve İslam düşmanı güçler Osmanlı'yı tasfiye etmek isterken, istemeyerek Osmanlı özlemine sebep olmaktadır. Ve bir asırdır Osmanlı ve Türk düşmanlığı ile yetiştirilen nesillerin şu anki torunları "Başkentimiz İstanbul" diyecek hâle geldi. Türkiye'yi kurtarıcı olarak görmeye başladı. Osmanlı sonrası Orta Doğu, Balkanlar, Kuzey Afrika ve Kafkasya'da savaşların tamamı Osmanlı'nın eski topraklarında olmuştur. Aslında Osmanlı'yı tasfiye, İslamiyeti tasfiye operasyonudur. Asırlar önce kan ile alınan Filistin'in gafilleri topraklarını ve evlerini para ile Yahudi'ye sattılar. Şimdi ise torunlarının hâli yürekler acısıdır. Aynı şekilde Ayasofya'nın, patrikhanenin etrafındaki binalardan yüzlercesi satıldı. Asıl suçlu satan gafillerdir. Surlar içindeki İstanbul'da Vatikan gibi Ortodoks bir devlet kurmak dış güçlerin hedefidir. Türkiye'nin Osmanlı Devletini yeniden ihya etmek gibi bir niyeti yoktur. Tek isteği komşu ve diğer ülkelere huzur ve refahın gelmesidir. Tarih, kültür ve inanç bakımından müşterek olan ve bazılarınca akraba olduğumuz bu ülkelere ilgi göstermek Türkiye'nin olmazsa olmaz hakkıdır. Osmanlı'ya ihanet edenler ise bir asırdan fazladır ihanetlerinin bedelini ödemektedir. Aslında Osmanlı'dan sonra bağımsız olan hiçbir ülke Osmanlı'daki huzuru bulamadı. Yunanlı tarihçi Panait İstrati, Osmanlı'yı şöyle tarif eder: "Dünyanın en hür ülkesi Osmanlı idi. Mukaddesata çatmadıkça, devlete isyan etmedikçe, insan orada meşru olan her şeyi yapabilirdi. Tek kelimeyle belki de insanlığın özlediği gerçek demokrasi son defa Devlet-i aliye'de gerçekleşmiştir."