Oyuna mı geldik?

A -
A +

1999 AB Helsinki Zirvesinde, 2003 yılına kadar 60 bin kişilik bir "Avrupa Ordusu" kurulmasına karar verildi ve NATO imkânlarının kullanılması kabul edildi. Ancak AB üyesi olmayan NATO üyeleri alınacak kararlarda ve operasyonlarda dışlanıyor. Bu ülkelerin askerleri sömürgeler ülkelerinin çocukları gibi kullanılacaklar. NATO üyesi olup, AB'ye tam üye olamayan 5 ülke (Polonya, İzlanda, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Norveç) Avrupa Ordusundan zarar görebilir. Ama bunların hiçbiri Türkiye gibi jeopolitik değildir. Türkiye Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu, Ege, Akdeniz, Karadeniz'deki çatışmalara komşudur. AB ordusu, bu bölgelere müdahale edebilir. Bu senaryo Türkiye'yi devre dışı bırakabilir. Türkiye, müdahaleye iştirak için talepte bulunabilir ama karar AB'ye aittir. Türkiye'nin karara iştiraki söz konusu değildir. Taviz mi başarı mı? AB tarafından kurulacak gücün NATO imkânlarından faydalanmayı gerektiren operasyonlarında "Türkiye'nin de görüşü alınacak" ibaresi muğlak bir ifadedir. Hangi operasyonun stratejik nitelikli olduğuna ise AB karar verecektir. Bizi düşman ve rakip sayan Almanya ve Fransa'nın vetosu ile Türkiye devamlı dışlanacaktır. Türkiye, Avrupa ordusuna 2.5 yıl devamlı karşı çıktı ama neticede teslim oldu. Gelgelelim yetkililer bu tavizi başarı şeklinde gösterdiler. Türkiye- ABD- İngiltere arasındaki mutabakat başarı sayılamaz. Türkiye bu gücün Kıbrıs ve Ege'de kendisine karşı kullanılmayacağı güvencesi ile vetosunu kaldırmıştır. AB ordusunun Türkiye'ye karşı kullanılmayacağı ve Türk-Yunan ihtilafında taraf olmayacağı garantisi sadece Blair'in mektubunda kalmaya mahkumdur. Avrupa Ordusu, ABD ve NATO güdümünden kurtulmak ve bu ordu ile saldırarak Ege ve Kıbrıs'tan Türkiye'yi atmak istemektedir. Uzmanlar ne diyor? Dışpolitika konusundaki engin bilgisi herkes tarafından kabul edilen Kâmran İnan "Endişem, milli menfaatlerimizin yeterince korunmadığı şeklindedir. İçinde güçlü olduğumuz ve veto hakkına sahip olduğumuz tek kuruluş NATO'dur. Anladığım kadarıyla NATO içindeki gücümüz bu son mutabakat metniyle gölgelenmiş bulunmaktadır" dedi. Türkiye'nin 2 yıl önce AB adaylığı vaadiyle Helsinki'de dönem başkanı olan Finlandiye Cumhurbaşkanı'nın bir yazılı metnine dayanarak Kıbrıs ve Ege konularının bir ölçüde önşart olmasını kabullendiğini ve bunun çok büyük hata olduğunun bugün görüldüğünü anlatan İnan şöyle devam etti: "Daha Kıbrıs ve Helsinki örneği önümüzdeyken bu defa İngiltere'nin verdiği bir mektuba dayanarak ve onu bir teminat kabul ederek bu kadar önemli bir meselede bir karara varılmış bulunulması rahatsız edicidir. Hükümetin vakit geçirmeden TBMM'ye bilgi vermesi gerekir. Zira cevapsız kalan sorular var..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.