Dünyada mevcut 200'ü aşkın ülke içinde gerçek demokratik ülke sayısı son derece azdır. Milletlerarası araştırma kurumlarının raporlarına göre Türkiye "yarı demokratik" ülkeler arasında ancak 21. sırada yer almaktadır. Oysa Türkiye'nin gerçek demokratik ülkeler arasında yer almasına asil Türk milleti son derece layıktır. Prof. Dr. Ergun Özbudun ve beraberindeki akademisyenlerin hazırladığı 137 maddelik yeni anayasa taslağının ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ederim. Hazırlanan anayasa taslağı "şeklen kısa, öz, açık ve anlaşılır, bireyin temel hak ve özgürlüklerini insan hakları sözleşmesine ve Avrupa Birliği Kopenhag Kriterlerinde öngörülen esaslar çerçevesinde düzenleyecek, (yasama- yürütme ve yargı) arasındaki ilişkileri net şekilde belirleyecek, referandum yönetimini yoğunlaştırarak temsili demokrasiden katılımcı demokrasi anlayışına geçiş sağlayacak; idarenin hiçbir eylem ve işlemine yargı yolunu kapatmayarak hukuk devleti anlayışının gerçek anlamda hakimiyetini tesis edecektir." Elbette üniter devlet ve tek millet esasının devamı için bürokratik oligarşinin önlenmesi lazım. "Asker- sivil bürokrasinin devlet içinde devlet meydana getirdiği ikili iktidar yapısının Türkiye'ye her alanda ne kadar zarar verdiği ortada. Bürokrasinin kendi iktidarını kurtarabilmek için ne kadar gözü kara olduğu ve neleri feda etmeyi göze aldığı da..." (Murat Yılmaz Bugün gazetesi 31.08.2007) Hazırlanan yeni anayasa ile Tanzimat ile başlayan İttihat ve Terakki ile olgunlaşan merkeziyetçilik kısmen sona erecektir. 26 Ağustos 2007 tarihli Sabah gazetesinde Erdal Şafak'a göre: "Bu, (devletçilik, bürokratlık, seçkincilik) diye tanımlanan 130 yıllık geleneğin noktalanması demek. Bu (askeri oligarşi) ve (sivil bürokrasi) ittifakının kurullar aracılığıyla egemenliği kullanmaları döneminin bitirilmesi demektir..." 1982 anayasasında yer alan antidemokratik hükümler kaldırıldı. 1982 anayasasının 6. maddesinde "Türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanır" hükmü "Türk Milleti egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır" şeklinde değiştirilmiştir. Ekonomi ile ilgili maddelerde de değişiklikler söz konusudur. 16, 43, 47, 167 ve 168. maddelerde değişiklik yapılması öngörülmüştür. Medyada bazı gazeteler sivil anayasayı kâbus gibi göstermektedir. Bu doğru değildir. AB'ye tam üye olmayı hedef seçen bir ülkenin anayasası bu ülkelerin seviyesinde hatta üstünde olmalıdır. Yeni anayasa Anayasal kurumlar arasında sürtüşme sebebi olmamalıdır. Asırlardır ülkesi uğruna son derece ağır çileler çeken Türk halkı en çağdaş anayasaya sahip olmalıdır. Ve sanal değil gerçek hukuk devleti olduğunu ispatlamalıdır. Michael Albert'in "Capitalism Contra Capitalism" adlı eserine göre: "Kapitalist ve komünist ekonomik sistem çökmüştür. Toplumlar inançlara saygı göstererek gelişirler. İnançsız toplumlar yıkılmaya mahkumdurlar. Sovyetler Birliğinin yıkılışı inanç boşluğundan ve yokluğundan olmuştur." Yeni Anayasa ile milli ve manevi değerler korunmalı üniter devlet, tek millet şuuru muhafaza edilmelidir.