22 Temmuz'da yapılan ve AK Parti'nin zaferi ile neticelenen son seçim ile ilgili tahlilimiz ne AK Parti'ye övgü ne de kaybeden ya da beklenen neticeye ulaşamayan partileri kötülemek değildir. Türkiye çok partili rejime geçtiği 1946 yılından bu yana 61 yıllık demokrasi hayatında ikinci defa iktidar partisi oyunu artırmıştır. Rahmetli Adnan Menderes 1954 seçimlerinde yüzde 5 oy artışı ile iktidar olmuş idi. Tayyip Erdoğan ise en az yüzde 12 oy artışı ile yeniden iktidar olmuştur. Oysa iktidar partisinin oy kaybı ve yıpranması normal bir hadisedir. Türkiye'de yüzde 47'ye yakın bir oy demek her iki seçmenden birinin AK Parti'ye oy verdiğinin göstergesidir. AK Parti'nin kemikleşmiş oy potansiyeli elbette yüzde 47 değildir. Bunun içinde tepki oyları ve emanet oylar da vardır. AK Parti basiretli davranarak bu oy potansiyelini muhafaza etmelidir. Türk seçmeni demokrasiye oy vermiştir. Aylar önce cumhuriyeti ve laikliği koruma adı altında yapılan mitinglerde meydanları dolduranlar samimi idiler. Ama onların arkasındaki bazı güçler seçmeni ürküttü. Türk halkı demokrasiden yanadır. Hangi hükümet olursa olsun icraatlarını beğendiğinde yüzde 47 ile iktidar yapabildiği gibi yüzde 4.7 ile de emanetini alabilir. AK Parti asla zafer sarhoşluğuna dalmamalı. Çok dikkatli hareket etmelidir. Türk milleti AK Parti ile siyasi ve ekonomik istikrarı yakalamıştır. Ve ekonomik sahada da oldukça başarılı hamleler olmuştur. Seçmen bunların devamını istemektedir. Seçim kampanyası sırasında AK Parti aleyhine çok şey söylenmiştir. Bunların hepsi doğru olmadığı gibi bazı doğrular da olabilir. Hükümet bu ithamlara tavrı ile cevap vermelidir. AK Parti yolsuzluklarla ne kadar mücadele ederse kazancı o derece büyük olur. Bu zafer ve başarı yalnız AK Parti'nin değil Türk milletinindir. AK Parti bu oyları ile âdeta milleti birleştirici bir "ebru" durumuna gelmiştir. Bu netice demokrasinin zaferidir. Seçim sonuçlarına baktığımızda laiklik, rejim ve cumhuriyet değerleri tehlikede ifadelerini seçmen tasvip etmemiş ve inandırıcı bulmamıştır. Seçim milletin dilidir. Bugüne kadar daima sağduyu hakim olmuştur. Nisan 2007'den bu yana âdeta Dış Politika köşesinde bir nevi ekonomist gibi ekonomik gelişmeyi anlattım. Siyasi istikrar ve demokrasiyi savundum. Az da olsa bazı okuyucularım beni yanlış anladılar. Benim değiştiğimi zannettiler. Hatta Amerikancı diyenler bile oldu. Ben asla değişmedim. Ülkemin menfaatı siyasi ve ekonomik istikrar ve demokrasinin devamından yana olduğu için bu değerleri savundum. Seçime katılım yüzde 85 gibi rekor seviyede olmuş, seçim son derece sakin ve güven içinde geçmiştir. Seçilenlerin hepsi şerefli Türk milletinin temsilcileridir. Ülkemiz için son derece hayırlı hizmetler yapacaklarına inancımız tamdır. Bütün milletvekillerine başarılar diliyoruz. Ayrıca sevgili arkadaşım Fuat Bol'un milletvekili seçilmesine de çok sevindim. Kendisini tebrik ederim.