Stratejik bir madde olan ‘bor'u özelleştirmek hatadır

A -
A +

Bazı ülkelerin tabii zenginliklerinden; petrol, doğalgaz ve altın onlar için ne kadar önemli ise dünyanın en kaliteli ve aynı zamanda dünya rezervlerinin yüzde 70'ine sahip Türkiye için (bor) madeni, en az petrol ve doğalgaz kadar önemlidir. Türkiye'yi bugünkü ekonomik krize sürükleyen (IMF) ile Türkiye'ye bazı kanunların çıkarılmasından sonra kredi vereceğini söyleyen ABD; ısrarla borun özelleştirilmesini istemektedir. Çünkü ABD, Türkiye'nin bor madenini ele geçirmek için elinden geleni yapmaktadır. Birkaç milyar dolar karşılığında, 750 milyar dolarlık bor rezervleri ABD'ye özelleştirme maskesi altında satılırsa, sakın şok geçirmeyin. Ben dış politika uzmanıyım, ama yakında kardeşime ekonomi ve finans konusunda rakip olursam şaşmayın! Neyse, meselenin "mizah" yönünü bırakalım. Bu konuda uzmanlar ne diyorlar onlara bakalım: Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Başbakan Bülent Ecevit'e çağrıda bulunarak, bor madenlerinin özelleştirilmemesini istedi ve "Sayın Başbakan, geleceğimizin teminatı Eti Bor'a sahip çıkın" dedi. Aygün yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Ecevit'in, kamu yararı ve ulusal çıkarları korumak adına, 1978 yılında bor madenlerini kamulaştırdığını hatırlatarak, aynı gerekçelerin şu anda da geçerli olduğunu kaydetti. ATO'nun ilk kez bir özelleştirmeye karşı çıktığının altını çizen Aygün; Başbakan Ecevit'in Türkiye'nin geleceğine ipotek koyacak bir özelleştirmeye "evet" dememesi gerektiğini savundu. Aygün, Uluslararası Para Fonu'na (IMF) verilen niyet mektubunda bor madenlerinin özelleştirilmesine yer verilmesini "akıl almaz bir hata" olarak değerlendirdiklerini ifade ederken, şöyle devam etti: "Bazı konular vardır ki, üzerinde tartışma dahi yapılmaz. Bor, Türkiye'nin coğrafi konumu kadar büyük bir öneme sahip, stratejik bir kaynaktır. Arap ülkelerinin petrolü, Rusya'nın doğalgazı onlar için ne ifade ediyorsa, bor da Türkiye için aynı anlama gelmektedir. Eğer Eti Bor özelleştirilirse, Türkiye öz sermayesini kaybeder, kredi bağımlılığı artar. Diğer yandan, gerekli yatırımlar yapılırsa, dünya bor rezervinin % 70'ine sahip Türkiye, 750 milyar dolarlık bu kaynağı ile borçsuz bir ülke konumuna gelir." "Eğer bor, doğru değerlendirilseydi IMF ile masaya oturmaya gerek bile kalmayacaktı" diyen Aygün, geç kalmanın bedelinin başka bir hata ile ödenmemesi gerektiğini savundu. Her şeyi paraya tahvil etmeye alışkın olan IMF'nin borların özelleştirilmesini istemesinin normal olduğunu, ancak ekonomi bürokratlarının niyet mektubunda yer alıyor diye özelleştirmede ısrarlı olmamaları gerektiğini kaydeden Aygün, şöyle devam etti: "Türkiye'yi eli mahkum gösterecek görüntü verilmemesine özen gösterilmeli. IMF, Türk halkının istemediği bir konuda dayatmacı bir tavır sergilemeyez. IMF'ye açık bir biçimde (halk istemiyor) denmeli, gerekirse referanduma bile gidilmeli. Yapılamayan ve geciken özelleştirmelerin acısı bordan çıkarılırsa, ulusal çıkarlarımız yara alır." 2.5 milyar ton ile dünyadaki en büyük bor rezervi Türkiye'de bulunduğu halde; ne hazindir ki, böylesine muazzam bir servet yeterince değerlendirilmiyor. ABD dünya bor rezervinin % 11'ine sahip olduğu halde, 1999 yılında bor ihracatı ile 800 milyon dolar kazanmıştır. Türkiye ise dünyanın % 70 rezervine rağmen ancak 220 milyon dolarlık ihracat yapabilmiştir. Üzülerek belirtmek isterim ki, bu rakamlar gayet hazin bir tablodur. Bir bakana göre, bor madeni devletin kontrolünde verimli bir şekilde kullanılmış olsa, Türkiye'de kişi başına 3 bin dolar olan milli gelir, 33 bin dolara yükselir. Dünyanın 400 yıl ihtiyacını tek başına karşılayacak olan bu muazzam serveti birkaç milyar dolar uğruna özelleştirme maskesi adı altında satmak ülkeye indirilecek en ağır ekonomik darbedir. Gelecekte elektrik santrallerinin ham maddesi olacak olan ve roket yakıtından deterjana kadar, aküden, cam ve seramik sanayiine kadar 250 değişik alanda kullanılan bor, Türkiye'nin istisna bir hazinesidir. Bor madeni ham madde olarak ihracı yanında işlenmiş bir şekilde ihracını yapmak daha kârlı olup, ihracatımızın zirveye çıkacağı bir gerçektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.