ABD gibi süper bir gücün böylesi bir saldırı ile ağır yara alması ibret vericidir. Dünyanın en güçlü ordusuna ve oturaklı istihbarat teşkilatına sahip olmasına rağmen bu kadar gafil avlanmaları anlaşılır şey değildir. Gelelim eyleme. Bir kere bu iş asla amatör işi olamaz. Uzun hatlara kalkan uçakların depolarının "full" olduğunu bilmek, uçağı tam 80'inci kata yönlendirmek (zira bu kat adeta bir boşluktu ve yangın için en müsait yerdi. Kaldı ki binanın beyni buraya yerleştirilmişti) uzmanlık ve çalışma gerektirir. Uçak öncelikle yangın merdivenlerinin olduğu köşeleri kırıp geçirdi ve yukarı katlardakileri adeta kilitledi. Hele hele iki uçağı dakika farklarıyla aynı noktada buluşturabilmek için korkunç bir istihbarat ve haberleşme ağına sahip olmak gerekir. Bu eylemi gerçekleştirenler kesinlikle gökdelen mimarisini iyi biliyorlardı ve çelik konstrüksiyonun ancak jet yakıtı ile eriyebileceğini hesap etmişlerdi. Hedef sadece bina mıydı? Teröristler Amerikayı çok iyi tanıyorlardı ve maksatları sadece iki gökdeleni çökertmek değildi. Her gün 70 bin kişinin ziyaret ettiği merkez, paranın kalbiydi. Bina yapılır gökdelen dikilirdi ama Amerikan halkı 20 bin kaybının hesabını acı sorar ve yönetimi ciddi ciddi hesaba çekerdi. "Yaşayan Şahin" adı verilen "Pentagon"un vurulması ABD'nin imajını fena zedeledi. Halbuki bu bina gelişmiş füzelere karşı bile korunuyordu ve çok güvenliydi. Pentagon geniş bir alana yayılmış olmasına rağmen tam kalbinden vuruldu ve Savunma Bakanlığının beyni çöktü. Bunun tesadüf olduğunu söylemek mümkün mü? Peki, bütün dikkatler uçaklara çekilmişken bomba yüklü kamyonun Dışişleri Bakanlığının kapısına dayanması organizasyonun gücünü göstermiyor mu? Gelgelelim ABD kendini çabuk toparlar ve kararını tez verir. Nitekim kaçırılan diğer 4 uçağı anında tespit etmiş ve düşürmekten (içinde yolcu olmasına rağmen) çekinmemiştir. Bu eylemi gerçekleştirenlerin yolcu uçaklarını çok iyi tanıdıkları açıktır. Nitekim ilk işleri kaçırılan uçakların alarm sistemlerini devre dışı bırakmak olmuştur. Ancak bu kadar ince ayrıntıları gözönünde tutan teröristlerin terkedilmiş bir arabada "uçak kullanma klavuzu ve Kur'an-ı Kerim" unutması inanılacak şey midir? Sanaldı gerçek oldu Bu saldırı kesinlikle örgütlerin boyunu aşar. En az 14 tane pilot (üstelik ölüme hazır pilot) bulabilmek kolay değildir. Bu ancak devlet ya da devletlerin işidir ki bu bir savaş kıvılcımı olabilir. Nitekim ABD de savaş hali ilan etmiştir. Hamas'ın manevi lideri Şeyh Ahmed Yasin "Bizim mücadelemiz Filistin içindir. Mücadelemizi işgal altındaki toprakların dışına taşırmaya gerek yok, hazır da değiliz" diyerek saldırıyı üstlenmemiştir. İslâmi Cihad'ın sözcüsü Abdullah El Şarani ise "İsrail yeterince uğraştırıyor. Onun üzerine ikinci bir cephe açmak niyetinde değiliz" demiştir. Taliban ise "Bu kesinlikle Üsame bin Laden'in işi değil. Öyle olduğunu ispatlasınlar ondan sonra konuşalım" açıklamasında bulunurken fatura yine de onlara kesilmiştir. Şimdi mâlum odaklar mal bulmuş gibi İslâma saldıracak ve bu fırsatı kullanacaklar. Bundan böyle bütün Holywood filmlerinde terörist rolünde Ortadoğulu simalar oynayacak. 1999 yılında yayınlanan "Yeni Çakallar" kitabı ile son hadiseler arasında şaşırtıcı bir benzerlik vardır. Henüz konuşmak için erken ama akla Bush'un ulusal füze sistemine karşı tepki gösterenleri getiriyor. Hep muhtemel bir füze saldırısı korkusuyla yaşayan Amerikan halkına istenirse o şirin yolcu uçaklarının bile silah olarak kullanılabileceği "açıkça" gösterilmek istenmiş olamaz mı? Şekilde görüldüğü gibi...