Suçlu kim? Kimin ifadesi alınmalı?

A -
A +

Bir ülkenin, süper güç olması yani "güçlü devlet" olması için, o ülkenin maddi ve manevi bakımdan güçlü olması lazımdır. Ekonomisi kuvvetli olmayan bir ülke zayıftır. Böyle devletler, emperyalist ülkelerin ve uluslararası şirketlerin yemi ve esiri olarak sefalet içinde yaşamaya mahkumdur. Türkiye zengin bir ülkedir Evet IMF'nin kredisine asla muhtaç değiliz. Ama ne hazindir ki, 1950'de çok partili rejime geçişten bu yana ülkemize rahmetli Adnan Menderes ve Turgut Özal'dan başka güçlü lider gelmedi. Türkiye'nin en büyük sıkıntısı kendini ülkeye adamış ve büyük ideallerin sahibi lider bürokratlardan mahrum oluşudur. (Çok az istisna hariç) Türkiye yeraltı ve yerüstü servetleriyle zengin bir ülkedir. Define üzerinde kurulu bir gecekondu görünümündeyiz. Bilim adamlarına göre madenlerimiz 2.5, MTA'ya göre 4.5 trilyon dolardır. Ancak sadece üzerinde oturuyoruz. Eğer işletilmiş olsa 5 yıl sonra 300 milyar dolar gelir elde edilir. Şimdilik özelleştirilmesi yani ABD'ye peşkeş çekilmesi tehir edilen bor madeni ile dünyanın yüzde 70 rezervlerine sahibiz. Değeri 1 trilyon dolardır. Çok uluslu şirketler 5-10 milyar dolar ile bunu kapmak peşindedir. Dünyanın stratejik madenlerinden olan "tor" bakımından da zenginiz. Acaba bu maden çok uluslu şirketlere peşkeş için mi işletilmiyor? Hayal olan efsane 7 yıl önce dünyanın kendi kendine yeterli 7 ülkesinden biri idik. IMF ve emrindeki iktidarlar, ilk önce hayvancılığı ve sonra da tarımı çökerttiler. Son program, tarımı büsbütün çökertmeye yöneliktir. Varılmak istenen hedef Türkiye'yi açlığa mahkum ederek, ABD ve AB'ye muhtaç hale getirmektir. Türkiye'de tarım alanı 27 milyon 700 bin hektardır. Bunun yüzde 6.3'ü meyve bahçesi ve bağ, yüzde 1.2 sebze bahçesi ve bağdır. Her yıl 40 milyon ton sebze ve meyve üretmekteyiz. Maalesef bunun en az yarısı çöpe gitmektedir. Oysa ülkemizde 80 çeşit meyve ve sebze yetişmekte olup yüzde 50'si ihracata müsaittir. Çığ gibi artan işsizlik Türkiye'nin en büyük sıkıntısı işsizlik ve üretimin giderek azalmasıdır. Türk-İş Sendikası'nın Çalışma Bakanlığı ve kendi verilerine dayanarak hazırladığı istatistiklere göre; krizlerle geçen 2001'in ilk 7 ayında; tamamına yakını özel sektörden olmak üzere 738 bin 948 kişi işsiz kaldı. Kayıt dışı çalışanların işsiz kalanlarıyla bu miktar 2 milyonu aştı. Türk-İş'in 4. Bölge Temsilcisi Hüseyin Kaya Elbek'in açıklamasına göre geçen yıl devletin açıkladığı 1 milyon 300 bin işsiz sayısı, gizli işsizler ve bu yıl işten çıkarılanlarla yılın 8. ayında 4 milyona yaklaştı. Son 7 ay içinde hırsızlık, soygun ve gasp hadiseleri yüzde 80 arttı. Çöplükten ve pazar yerlerinde akşam üzerleri atılanları toplayanların sayısı her gün çoğalmaktadır. Mart 2001'de iş bulma imkanı yüzde 40 iken Temmuz 2001'de yüzde 5 ve Ağustos'ta yüzde sıfıra indi. İşsizlik artarken maaşlar azaldı. Zamlar ise durmak bilmiyor. Siyasilerin hâlâ karşımıza geçip ahkam kesmesine hiç lüzum yok. Görünen köy kılavuz istemez. İktidarın yaptığı tek iş zamdır. Aylardır işsiz olup, kendine ekmek ve yeğenine süt temini için hayatında ilk defa hırsızlık yaparken yakalanan 24 yaşındaki genç kız karakolda "İfademi almadan lütfen karnımı doyurmak için bir dilim ekmek verin. Günlerdir açım" demiştir. Suçlu kim? Kimin ifadesi alınmalıdır?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.