24 Mart 2011'den bu yana Suriye'de karışıklık devam ediyor. Gent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Sami Zenni'ye göre: "Arap Dünyası asla eskisi gibi olmayacak. Korku duvarı yıkıldı bir kere. Halk konuştu. Bundan sonra da konuşmaya devam edecek... Arap dünyasındaki karışıklık (dini, mezhep ve etnik) çatışması değildir. Halk özgürlük, demokrasi, şeffaflık, insan hakları ve hukukun gerçek üstünlüğü ve tarafsızlığını istiyor..." Orta Doğu kazanını ABD, İsrail ve AB öyle kaynatıyor ki, Türkiye'nin zarar etmemesi imkânsız. Esasen nihai hedef Türkiye'nin gelişmesini önlemek. Siyasi ve ekonomik istikrarını sekteye uğratmak ve bazı şer güçler ile Türkiye'yi bölmektir. (Allahü teala bu şer güçlerin şerrinden muhafaza etsin. Amin.) Suriye hem komşumuz hem de aile ve akraba ilişkilerimizin bulunduğu bir ülkedir. Suriye'de iç savaş neticesi yaşanan göçler bizim için problem olur. Vaktiyle Suriye'de yapılan askerî darbe, Baas rejimi ve Hafız Esad Türkiye-Suriye ilişkilerini içinden çıkılmaz bir hale getirmiş idi. Ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan inanılması zor bir başarı ile ilişkileri Osmanlı devrindeki haline geri getirdi. Bu iyileşme İsrail ve ABD'nin planlarını bozdu. Suriye'de Osmanlı hakimiyeti 402 yıl sürdü. "Yavuz Sultan Selim Han 24 Temmuz 1516 Mercidabık zaferi üzerine ertesi gün Halep'e girip Halifeliği üzerine aldı. 27 Eylül'de Şam'da idi. Bu suretle Suriye'yi tıpkı diğer Arap ülkeleri gibi bir Arap devletinden değil, bir Türk devletinden aldık. Birinci Cihan Savaşı sonunda Şam'ı 1 Ekim 1918 ve Halebi 27 Ekim 1918'de İngilizlere bırakarak çekildik." Suriye'yi 900 yıl Türkler idare etmiştir. İngilizler Suriye'yi Fransa'ya terk ettiler. Zaten Fransa çeyrek asır bile hakimiyet sağlayamadı. Arap Dünyasında ok yaydan çıkmıştır. Geçmişte Arap ihtilallerini ne Roma ne Osmanlı ne de İngiltere durduramadı. Bugün de ABD önleyemez. Orta Doğu'da huzur için Suriye bir numaralı meseledir. Geçmişte ABD ve Batı için Sovyetler Birliği dengesi vardı. Bu yüzden Hama ve Humus katliamları önlendi. Bugün asla önlenemez. Suriye iktidarı halk ile barışmaya, halkı memnun ve mesud etmeye mecbur hatta mahkumdur. Suriye'nin parçalanması Şam, Halep'in Bağdat'a dönmesi Türkiye için felaket olur. Diktatörler demokrasiye karşıdırlar. Demokrasi ve hür seçim olursa iktidarı kaybederler. Horlanacakları düşüncesi onları huzursuz eder...