Osmanlı asırlarca 64 ülkenin tamamı yakınına adaletle hükmetmiştir. Osmanlı Devletinin yıkılışı ile birlikte İslam Devleti de yıkıldı. Le Monde gazetesinde: "Osmanlının ihtişamı ve düşüşü" başlıklı yazının sonunda şu değerlendirme yapılmıştır: "Osmanlı yıkılmış olmakla beraber hesabının henüz kapanmadığı, bugün Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya'da ortalığı kasıp kavuran krizlerde Osmanlının hesabının kapanmayıp, pek çok ihtilafın askıda kalmasının yattığı bir gerçektir." Fransa'da bir heyet tarafından hazırlanan 810 sayfalık "Osmanlı imparatorluğu tarihi" adlı eserde aynı görüş ifade edilmektedir. Osmanlı ve Türk düşmanlığı, aslında İslamiyete ve Ehl-i Sünnete düşmanlığın kılıfıdır. Geçmişte "Şark Meselesi" Türk ve İslam Dünyasının sömürülmesinin önünde engel olarak Osmanlı var idi. Ancak Osmanlı yıkıldı. Şu anda Türkiye vardır. Bu barajı yıkmaya çalışıyorlar. Ve bunu da ülkenin kandırılmış, Hıristiyan Batı kültürü potasında eritilmiş çoğu üniversiteli gençleri ile yapmak istemektedirler. Geçmişte bu tahribat Haçlı ya da işgal ordusu ile yapılıyordu. Bu sömürgeciliğin bir taktiği idi. Şimdi ise bu rolü ülkenin sözde aydınları ile yapıyorlar. (Para, vaad, çevrecilik, laiklik, iktidar hırsı, etnik ve mezhep kışkırtması çok sayıda sebeb var)
Bugün Güneydoğu'da sahneye konulan, bölücülük, kavmiyetçilik ve bölgenin zenginleşmesinin önlenmesi geçmişteki "Şark Meselesi"nin devamıdır. Önce bir çok Haçlı Seferleriyle Şark Meselesini halledemeyenler bu sefer kültür emperyalizmi ile yollarına devam etmektedirler. Ve fırsat buldukça Müslüman katliamlarını sürdüren "Haçlı zihniyeti"nin ta kendisidir. Burda önemli hedef İslam ve Türk Dünyasının en gelişmiş ve aynı zamanda bu iki dünyanın beyni ve omurgası olan Türkiye'dir. Aslında dünyada barış ve huzurun anahtarı İslamiyettir. Roger Grady "İslamı seçmekle çağı seçtim" demiştir.
Filistin'de 66 yıldır İsrail işgali ve zulmü devam ediyor. Sultan İkinci Abdülhamid Hanın Filistin'i Osmanlı Hanedanının mülkü olarak saydığı fermanını, Yahudilerle işbirliği yapan İttihat Terakki iptal etti. Bu ferman iptal edilmemiş olsaydı Osmanlı Hanedanı burası için devletler hukukuna dayanarak hak iddia edebilirdi.
Bu ferman yürürlükte olduğu zaman Yahudilere arazilerini yüksek fiyatla satmayan gafil Filistinliler Sultan Abdülhamid Han'a çok ağır haraketler yapıyorlardı. O zamanın gafil Filistinlilerinin ağır bedelini şimdi nesilleri ödüyor.
Dünya Bankası raporlarına göre: 1948 Birleşmiş Milletler Anlaşması ile Filistin toprağı kabul edilen Batı Şeria, İsrail işgali altındadır. 1948'de yüzde yüzü Filistin toprağı olan Batı Şeria'da Filistinlilere ait toprak yüzde 1 bile (0.7) değildir.
İsrail ve ABD'nin uşağı olan Mısır cuntası Gazze ile Mısır arasındaki kanalları kapatmıştır. Filistinliler son derece zor ekonomik ve hayat şartları altında yaşamaya devam etmektedirler. Katar'ın verdiği 150 milyon dolar bitmiştir. Filistin hükümeti memurlarına maaş ödemekte zorlanmaktadır.