Son yıllarda IMF'ye feda edilmeyen kuruluş ve kişi kalmadı. Bunlar içinde tütün çiftçisi en büyük zararı gördü. Geçmişte tütün ihraç eden Türkiye, IMF'nin tuzağı ile yabancı ülkelerden (ABD, Arjantin, Brezilya, Güney Kore, Zimbabwe ve Malavi'den) tütün ithal etti. Virginia tipi tütün ABD'den kilosu 6.90 dolara satın alınırken, aynı tütün Zimbabwe ve Malavi'den 2.88 dolara, Güney Kore'den 4.06 dolara satın alınabilmektedir. Ama IMF'nin baskısı ile Virginia tütünü ABD'den alınmaktadır. Burley tipi tütün ise ABD'den 9.19 dolara satın alınmaktadır. Aynı tip tütün ise Brezilya ve Arjantin'den 2.18 dolara ve Zimbabwe ve Malavi'den ise 2.48 dolara ve Güney Kore'den 4.10 dolara alınabilmektedir. Virginia tütünü uyuşturucudur 25.7.2001 tarihli gazetelerde "Virginia tütün değil, uyuşturucu" başlıklı yazıda, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Faruk Yücel'in bilim adamlarının görüşüne dayanarak yaptığı çok önemli açıklaması şöyledir: "Artık bu gidişe dur diyecek bir idareye ihtiyacımız var. Biz, Amerika'nın bağımlılık yapan tütününe mahkum muyuz? Bakın. Bu tütün filan da değildir. Virginia tütünü dedikleri aslında düpedüz uyuşturucudur. Öldürücüdür. Siz, Virginia tütününe bir başlarsanız asla bırakamazsınız. Türk tütününü bırakanlar olmuştur ama Virginia tütünü bırakılamaz. Çünkü uyuşturucudur..." Yeşilay Cemiyeti'nin büyük bir araştırma ve gerçek kayıtlara göre hazırladığı rapora göre: (1997-2002) 6 yıl içinde Türkiye'de alkol tüketimi 1 milyar 184 milyon 788 bin 220 litredir. Bunun satış fiyatı ise 7 katrilyon 399 trilyon 776 milyar 091 milyon TL'dir. Ülkemizin 6 yıllık (1997- 2002) tütün tüketimi ise 283 milyon 252 bin kilodur. Bunun satış fiyatı ise 2 katrilyon 855 trilyon 340 milyar 500 milyon TL'dir. Son değerlendirmelere göre ülkemizde 30 milyon sigara tiryakisi, 25 milyon alkol kullanan vardır. Bu sayının 7 milyonu alkol bağımlısıdır. Ayrıca 6 milyon ilaç bağımlısı vardır. Ülkemizde her yıl 200 bin insanımız sigara yüzünden ölmektedir. Bunlara alkol ve uyuşturucu sebebiyle ölenler de eklenince rakam 350 bine çıkmaktadır.10 yıllık terörde 35 bin vatandaşımız öldü. Oysa alkol-sigara-uyuşturucu sebebiyle ölenler, terörün 10 mislidir. Bu dış güçlerin Türkiye'deki soykırımı, bir imha hareketidir. Alkol, tütün ve uyuşturucu neden artıyor? 1930'lu yıllarda kişi başına 10 paket sigara, 1 litre alkollü içki düşüyordu. Bugün ise zararlı maddelerin kullanılışı (kişi başına) (onbeş) misli artmıştır. Bu artışın itici gücü 1960'lı yıllardan sonra ülkemizde kurulan yabancı sermayeli bira, şarap, tütün şirketleri ve onların büyük ölçüde giriştiği reklam faaliyetleri ve devletin bunlara verdiği destek ve Tekel'in de bu yarışa katılmasıdır. Zaten dünyanın en büyük ikinci alkollü içki üreticisi İngiliz Alliel Domecq, özelleştirme kapsamında Tekel'e talip olmayı planlamaktadır. IMF'nin baskısı ve AB uyum kanunları tuzağıyla Tekel özelleştirilirse; bu Türkiye'nin sebeb-i felaketi olur. Elbette özelleştirmenin kesin olarak karşısında değiliz. Ancak şu gerçeği de göz ardı etmeyelim ki, IMF ile işbirliği yapan her ülke ekonomik ve sosyal felaketler yaşamıştır. Tekel devletin para musluğudur 12 Şubat 2001 tarihli gazetelerde şu haber yer alıyordu: Tek Gıda İş Sendikası Genel Başkanı ve Türk- İş Sendikası Genel Sekreteri Hüseyin Karakoç: "Tekel, bir dev, öylesine bir dev ki, tek başına 2 katrilyona yakın kamuya kaynak aktarıyor. Günde 9 trilyon TL kasasına giriyor. (Bugün bu rakam 2 misline yakındır.) Böyle muhteşem bir gelir doğrudan devletin elindedir. Bu para makinasından vazgeçmek için insanın ya deli ya da kör olması gerekir. Devlet bir yandan gelirim yok diye kıvranıyor. Borç üstüne borç yapıyor. Sonra da bir günde 9 trilyon lira kazandığı işletmesini elinden çıkarmaya bakıyor" Netice-i Talep: Tekel ürünleriyle diğer mamuller bir tutulamaz. Tekel özelleştirilirse alkol ve tütün tüketimi çığ gibi artacaktır. Hiçbir devlet, halkının maddi ve manevi tahribatı üzerinden kazanç elde etmek istemez. Bunun için alkol ve sigaranın bağımlılara yetecek kadar üretilmesi gerekir. IMF, AB ve ABD'nin baskısı ile Tekel'i özelleştirmek; bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Zaten böyle bir davranış Anayasanın 58. maddesine aykırıdır. Not: 1- 8 Mart Yeşilay Haftasıdır.