ABD Başkanı Bush'un ve IMF'nin ültimatomuna uyularak, yıldırım hızıyla Telekom'un özelleştirilmesi ile ilgili kanun alelacele kabul edilmiş ve IMF'nin 15 Mayıs toplantısına yetiştirilmiştir. Türkiye ekonomik bakımdan IMF, AB Gümrük Birliği ve Dünya Bankası arasında köşeye sıkıştırılırken; siyasi bakımdan da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye aleyhine karar alınmıştır. Haçlı Zihniyeti ve Haçlılık kini ile hareket eden bu mahkemenin kararı hukuki değil siyasidir. 1963-1974 arasında Kıbrıslı Türkler kamplarda yaşadılar. Katledildiler ve malları yağma edildi. O tarihte Türklerin müracaatları neden gözardı edildi. ABD eyaletlerinin ve Fransa'nın sözde Ermeni soykırımını kabulünün arkasında siyasi baskı vardır. Türkiye'den taviz istenmektedir. Fransa meclisinde alınan kararın arkasında Siyonizm vardır. Ve Fransa'yı kullanarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin tank ihalesinde Fransa'nın tasviyesi neticesi İsrail en avantajlı duruma gelmiştir. Türkiye etrafına örülen siyasi ve ekonomik kıskaçtan kurtulmalıdır. Ama halk artık güvenmiyor. Halk desteği olmadan bu kıskaç kırılmaz aksine kıskaç daha da daralır. Dünya ekonomisine hakim olan Federal Rezerv, düşük fiyatla adeta çerez fiyatı ile Telekom'a sahip olma yolundadır. Uzmanlara göre uluslararası şirketlerce fiyatı düşürülen Telekom'lar en geç 5 sene sonra 10 misli değer kazanacaktır. Tanzimattan bu yana Batı'nın her istediği Osmanlının ve Türkiye Cumhuriyeti'nin aleyhine tecelli etmiştir. Bütün bu ekonomik ve siyasi baskılar; Kuzey Irak'ta Kürdistan kurulması, Türkiye'de Kürtçe'nin kabulü ve KKTC'nin ise Yunanistan'a devri ve Ege'de karasularının 12 mili kabul etmemiz Fener patriğine (Lozan'a göre Baş Papaz) ekümenik tanınması ve surlar içinde Vatikan gibi Ortodoks dini devlet kurmak içindir. Arkasında uluslararası şirketler ve siyonizm ve onun emrindeki ABD ve AB vardır. Uluslararası şirketler (sermaye) Telekom'un personeline bile karışmaktadır. Batı'nın bir nevi avukatlığına soyunan bazı medyanın Batı ve Derviş lehinde aşırı desteği ister istemez insanı şüpheye sevkediyor. Telekom, koalisyonda çatlak meydana getirmiştir. Derviş liderlere sormadan lisans devrinin Telekomünikasyon kurumuna devredileceği sözünü vermiştir. Bahçeli haklı olarak: "Niyet mektubunu bize sormadan nasıl IMF'ye söz verirsiniz? IMF'nin talimatlarına göre hareket ediyorsunuz! Yetkinizi aşıyorsunuz!" sözleri haklı ise de çok geç bir uyanıştır. "Atı alan Üsküdar'ı geçmiştir" Ecevit'in "IMF'nin karşılık istemesi normal" sözü asla normal değildir. Washington destek vermemiş, emir hatta ültimatom vermiştir. Telekom kanunu bir nevi sömürgeciliğin vesikasıdır. Telekom'un yönetimini bile IMF belirliyor. Telekom'un yabancılara devri Çekiç Güç'ten daha tehlikelidir. DYP'li Mehmed Gönen "ülkenin onuruyla oynanıyor, daha ne kadar taviz verileceği belli değil. Liderler (evet) dediği için kerhen (evet) deniyorsa, bu kafayla ülkeyi yönetmenin mümkün olmadığını" söyledi. Enis Öksüz'ün Telekom'u gönülsüz savunması asla tasvip edilemez. Telekom'un özelleştirilmesi ve münhasıran yabancılara satılması Türkiye'nin geleceğini karartmak ve geleceğinin dış güçlerce ipotek altına alınmasıdır. Bush'un ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Ankara eski Büyükelçisi Marc Gorssman ile diplomatik kurallara aykırı olarak Ecevit'e Bush'un mektubunu iletmesi sömürge ülke muamelesidir diyenler vardır. İktidar, 12 milyar dolar kredi için emir üstüne emir veren ABD ve IMF'nin her isteğine boyun eğdi. ABD'nin 10 milyar dolara karşılık 10 isteği var: 1-Derviş'e destek, 2- 15 yasa, 3-Ersümer istifa etsin, 4-Bankacılık (Türk bankaları Federal Rezerv emrine giriyor), 5-Telekom, 6-Serbest kur, 7-Irak ile aramız bozulsun, 8-Niyet mektubu (Endonezya Devlet Başkanı Suharto'dan sonra IMF'nin niyet mektubuna imza atan devlet adamları olarak tarihe geçti) Oldu olacak liderlerin ikâmetgah sureti ve nüfus kimlik fotokopilerini de isteseydi, 9-Kabine daraltılsın, 10-ABD'nin yeni füze şemsiyesine destek. Ecevit'in "Bunu kabul etmenin onur kırıcı bir tarafı yoktur... Teşekkür etmek lâzım" görüşüne bu şerefli milletin çoğu katılmıyor. Biline...