Terör adres sormaz

A -
A +

New York ve Washington'da yaşanan facia yalnız ABD tarihinin değil dünya tarihinin en büyük terör olayıdır. Bu saldırı ile 20 bin civarında insan hayatını kaybetti. Maddi ve psikolojik tesirlerinin umulandan da ağır olacağı sanılıyor. Sadece New York'ta değil bütün Amerika'da hayat durdu. Dünya hadisenin şoku ile tutuldu kaldı. Ancak saldırının gayesini ve neticelerini tahmin o kadar kolay değildir. Bu ve buna benzer saldırıları önceden tespit etmek ve önlemek için kurulan iki dev kuruluşun CIA ve FBI'ın faciayı es geçmesi bağışlanmayacak bir hata ve gaflettir. Şunu herkes iyi anladı ki en korkunç silah ölümü göze almış insandır. ABD'nin gerek insan kaybı (ölenler mesleğinin zirvesindeki uzmanlardı), gerekse de maddi ve psikolojik kaybı sadece kendini değil bütün dünyayı etkileyecektir. Suçlu kim? Saldırıyı üstlenen terör örgütleri hazır işe atlayıp propaganda ve reklâm yapmaya kalkışıyorlar. Ancak bu saldırı son derece profesyonelce planlanmış ve uzun süren hazırlıklardan sonra gerçekleştirilebilir. Görünen o ki sıradan örgütlerin boyunu aşar. Ya dünyada ABD hemegonyasına karşı çıkan bir güç mücadelesinin eseri ya da "Pearl Harbour" gibi ABD'yi savaşa yönlendirmek için yapılmış olabilir. Akla önce Filistinliler geldi. Ancak Filistinlilerin düşmanı ABD değil, İsrail'dir. Üstelik Filistinliler yıllardır Washington'un Tel Aviv'e baskı yapmasını istemekte ve (en azından bunun için) ABD ile iyi geçinmeye özen göstermektedir. Kaldı ki bu saldırıyı gerçekleştirebilecek bilgi birikimine sahip değildirler. Dünya Ticaret Merkezi eğer 80'inci kattan vurulmasaydı (ki orada binanın havalandırma, asansör sistemlerinin beyni vardı ve adeta bir boşluktu) çökmeyecekti. Darbe köşeden olmasaydı yangın merdivenleri kullananılabilecekti. Saldırıyı gerçekleştirenler gökdelen mimarisini çok iyi biliyorlardı. Terör uzmanları "işin içinde mutlaka Amerikalılar var" dediğine göre akıllara MOSSAD gelmektedir. Ancak bu gibi eylemlerde "orkestra şefi" gizlidir ve kesinlikle ortaya çıkmaz. ABD İmajı Fakir ve gelişmekte olan ülkelerin Dünya Bankası, IMF ve çok uluslu şirketlerle sömürüldüğünü çok yazdık ki bu saydıklarım kısmen Dünya Ticaret Merkezinde konuşlanmaktaydılar. ABD, tüm dünyanın gözünde "sömürücü ve kötü adam" rolünü üstlense de kendi halkı ve devleti gitgide fakirleşmekte sadece çok uluslu şirketler semirmektedir. Durban Konferansında geçmişte köle olan halklar İsrail'i ırkçı ilan etmeye çalıştılar ancak ABD ve AB buna mani oldu. Dünya sermayesinin altıda birine sahip olan Yahudiler ABD ve AB'yi kullanmış 160 ülkeyi "Kredi vermezsem görürsün" şantajı ile yıldırmışlardır... Neticeye gelelim. 200 yıl önce zengin ülkeler ile fakir ülkeler arasındaki maddi fark bire karşı birbuçuk idi. Bugün tam 200 misli oldu. Kişi başına düşen milli gelirde ise 228 katına çıktı. Yani artık birşeylerin (Yeni dünya düzeninin, küreselleşmenin) değişmesi bekleniyordu. Şimdi herkes aynı soruyu soruyor: "Bu bir başlangıç olabilir mi?" Belki bin kere yazdık. "Zalime yardım eden zulmüne maruz kalır!" Nitekim Oklahoma bombacısı McVeight "Ben sizin ürününüzüm" dememiş miydi? Terör teşkilatlarını kuran, eğiten, silahlandıran, paraya boğanlar bir gün namluların kendilerine çevrilebileceğini unutmasınlar. Masum insanlara dönük her türlü eyleme karşı olmak zorundayız. Kan dökmek kimseye huzur getirmez. Hiç kimse "hele hele kul hakkından hesaba çekileceğini bilen bir Müslüman" günahsız bebeklerin yetim kalmasını tasvip edemez.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.