Tunus'tan bilgiler

A -
A +

Batı basınında Arap Dünyasının "en modern ülkesi" olarak tanınan Tunus, bir nevi medeniyetler mozaiği idi. Bu mozaiğin şekillenmesinde, Fenikeli, Kartacalı, Arap, Osmanlı ve Fransa'nın tesiri büyüktür. Fakat 1957'de Tunus'un ilk devlet başkanı Habib Burgiba'nın ilk işi Tunus Beyliğine son vermek oldu. Tek partili otokratik ve kişisel bir rejim kurarak muhaliflerini tasfiye etti ve kendi doğum gününü (3 Ağustos) "Milli Bayram" ilân etti. 1975'te ömür boyu devlet başkanı ilân edildi. "Modern" Tunus adına İslami değerleri kaldırdı. Akrabası olan ve o tarihte başbakanlık görevini yürüten Zeynel Abidin Bin Ali, 7 hekimin raporu ile Habib Burgiba'yı "Bunama ve hastalık" gerekçesiyle kansız bir darbe ile 6 Kasım 1987'de devirdi. Evinde "göz hapsi" ile 13 yıl geçiren Habib Burgiba, 6 Nisan 2000 tarihinde öldü. Cenazesinde Tunus halkı 'seni arıyoruz' şeklinde ilgi gösterdi. 1987'den bu yana 14 yıl içinde Tunus, hapishane ülke durumuna geldi. Tunus'ta ilk önce Müslümanlar ve bilahare komünist, laik, liberal, ateist kısaca herkes susturuldu. Tunus halkı gerek Devlet Başkanının eşinin kardeşleri gerekse mafya ve başta Fransa olmak üzere dış güçler tarafından sömürülmektedir. 14 yıl Tunus halkına kan kusturan Zeynel Abidin Bin Ali'nin zulmü ile halk sinmiş durumdadır. Bazı medyanın örnek olarak gösterdiği, açık hapishane=Tunus işte budur. 1989, 1994 ve 1999 seçimlerinde % 99 oy alan diktatörünün idare ettiği Tunus için; Tunuslu şair Velid Ahmed, ülkeyi şöyle tarif etmektedir: "Tunus, içinde barınanların bakıcıları tarafından yedirilip, yatırıldığı bir hayvanat bahçesidir." Fransa'da Nicolas Beau (Nikola Bo) ve Jean Pierre Tuquoi (Jan Piyer Tukua) "Notre Ami Ben Ali" (Dostumuz Bin Ali) eseriyle Tunus'taki faciayı anlatmaktadır. Kitabın arka kapağında şu ifadeler yer almaktadır: "Zeynelabidin Bin Ali, klinik bir vakadır. 1987'den beri iktidarda olan Tunus'un bu devlet başkanı, sulh ve sükûn yeri olan Tunus'u koskocaman bir hapishaneye çevirdi. Müslümanlarla mücadele ediyoruz bahanesiyle bütün halk, akıllara durgunluk veren bir polisiye ağla çepeçevre kuşatıldı. En ılımlı muhaliflere bile sistemli olarak ağır baskı yapılıyor, sindiriliyor ve uyduruk davalarla yargılamadan önce, işkenceden geçiriliyorlar. Kendisine uçakla iki saatlik uzaklıktaki böyle bir rejime Fransa nasıl müsamaha gösterir? Böylesi otoriter bir rejime diplomatlar, medyanın büyük ekseriyeti ve iş çevreleri nasıl destek verir?" Dış haberlerdeki bilgilere göre: "Tunuslu Müslümanların ileri gelenleri ezildi. İşkence altında ölmeyip de sağ kalanların binlercesi şimdi zindanlarda çürüyor. Birçoğu da ülkeden kaçıp canını zor kurtardı. Ama rejimin uşakları onların peşini bırakmıyor. Ünlü kimselerin sözde ve montaj porno kasetlerini yayınlayıp, onları halkın gözünde güya küçültmeye çalışıyorlar... Önce Müslümanların ileri gelenleri ezildi... Müslümanların işi bitince, insan haklarını savunan ve düşünce özgürlüğünü isteyen kişilerin üzerine yürüdü. Tıpkı Müslümanlar gibi onlara da kan kusturmaya başladı ve hâlâ da kusturuyor." Fransa'nın meşhur gazetecilerinden Jean Daniel ve ismini vermeyen bir Fransız istihbaratçısı şu itirafta bulundular. "Tunus'ta Müslümanlara karşı başlatılan baskının ilk yılıydı. Bazı Müslümanlar kaçıp Fransa'ya sığınmışlardı. Tunus gizli istihbarat elemanları bize gelip (Müslümanlara deyin ki, Tunus'a geri dönün! Biz anlaştık size pasaportlarınızı verecekler! Hele bir dönsünler. Gerisini bize bırakın.) Geri dönenlerin çoğu öldürüldü ya da hapiste öldüler." Fransa'nın eski İçişleri Bakanı Charles Pasqua zamanında Tunus ile Fransa, Müslüman avını beraber yaptılar. Tunus medyasına göre Müslümanların çoğu AIDS'lidir. Rejim muhalifleri, ya AIDS'li ya da seks manyağı, dolandırıcı, sahtekâr, terörist veya eroinmandır. Tunus medyasının (TV, gazete, dergi ve diğerlerinin) haberlerinin % 40'ı diktatör Bin Ali'den bahseder. Tunus'ta Le Monde ve Liberation gibi gazeteler sık sık yasaklanır. L'express'in 26 Haziran 1998 tarihli sayısında "Sus ve Tüket" başlıklı yazıda, Tunuslu bir profesörün ifadesi şöyledir: "Profesörlerin eşleri sokaklarda seyyar satıcılık yapıyor. General Bin Ali, vatandaşlarına yiyin, için, tüketin, canınızın istediğini istediğiniz kadar yapın, fakat asla siyaset yapmayın diyor." Tunuslu Mervan Bin Zeynep bilgisayar dahisi idi. ABD'de tahsil yaptı. Bir gün devlet başkanlığı sarayındaki bilgisayar sistemine girdi. Fransa ve İsrail MOSSAD ajanlarının Tunus'ta vazifeli olduğunu gördü. Bu durumu bir arkadaşına anlatınca trafik kazası süsü verilen bir kaza ile öldü. İnsan Hakları Birlikleri Milletlerarası Federasyonu'nun raporunda: "Tunus'ta çok vahim ve çok sistemli bir işkence yapılmaktadır. 1990-1998 arasında onbinlerce kişi işkence sonucu hayatını kaybetmiştir..." denmektedir. Bazı medyanın örnek gösterdiği modern Tunus budur!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.