26-27 Nisan 2001 tarihinde "Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi"nin 7'ncisi İstanbul'da Çırağan Sarayı'nda yapıldı. Bu zirveye misafir olarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Askar Akayev, Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Türkmenbaşı ve Özbekistan Meclis Başkanı Erkin Halilov'la birlikte ev sahibi olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmed Necdet Sezer katıldılar. İlk zirve 1992 yılında Ankara'da yapılmış idi. Rahmetli Turgut Özal'ın zamanında Türkiye ile diğer Türk ülkeleri arasındaki münasebetler en üst seviyede idi. Turgut Özal'dan sonra bu Türk ülkelerindeki itibar, prestij ve tesirimiz giderek azalmakta ve sıfır noktasına doğru inmektedir. Türkiye'nin bu ülkelerde boşalan prestijini Rusya, İsrail, İran ve AB ülkeleri doldurdu. Türk Dünyası ülke liderlerinin zirve adı altında bir araya gelişi bile yine bir başarıdır. Maalesef zirvenin ismi Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi olmasına rağmen, Türkiye ve Azerbaycan liderleri ancak "TÜRKÇE" konuşabildiler. Üzülerek belirteyim ki, zirvenin ortak dili "Rusça" oldu. Türk Dünyasında (ortak dil) İstanbul lehçesi gerçekleşmedi. Ortak alfabe de maalesef zor gerçekleşir. Türkiye neyazık ki, Rusya endişesi ile Sovyetler Birliğinden ayrılan Türk kökenli ülkelere temkinli ve hatta yavaş davranmaktadır. Gerçi, AGİK, ECO, Birleşmiş Milletler ve milletlerarası platformlarda bu ülkelerin yanında yer almaktayız ama bu kardeşlerimizle daha sıcak ilişkilerin yaşanmasını beklerdik. Azerbaycan-Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Kazakistan'ın nüfusu 60 milyondur. Türkiye ile birlikte 130 milyonluk bir nüfusa sahibiz. Henüz bağımsız olmayan ve dünyanın muhtelif yerlerinde yaşayan Türk nüfusu da en az 120 milyondur. Gönül ister ki 250 milyonu aşan "Gardaşlar"ın kültür, sosyal, ekonomik ve her konuda işbirliğinin en üst seviyeye çıkarılsın. Sovyetler Birliğinden ayrılan Türk Cumhuriyetlerinin bağımsız oldukları ilk yıllarda çok sayıda öğrenci Türkiye'de tahsil görüyorlardı. Oysa şimdi Amerika, İngiltere, Japonya, Kanada ve Avrupa ülkelerine gidiyorlar. 1992'de Türkiye'de 2500 Kazak öğrenci bulunuyordu; Oysa şu anda en fazla 150 kişi bulunmaktadır. Adeta Türkiye gözden düştü. Çünkü bu ülke liderleri Sovyetler Birliği'nin adamlarıdır. Özbekistan lideri ise Türkiye düşmanıdır. Hatta Özbeklerin Türk olmadığını tarihçilerle ispatlamaya çalışmıştır. Çünkü kendisi diktatör olduğu gibi Türk asıllı değildir. Nihai (sonuç) belgesi Türkçe ve Rusça neşredildi. 8'inci zirve 2002'de Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'ta yapılacaktır. Türkmenistan doğalgazını Türkiye üzerinden geçirerek "Trans-Hazar Projesi"ni Türkiye'deki Rus lobisi önlemiştir. Mavi Akım ile doğalgazın metreküpü 150 dolardır. Ancak buna karşın Türkmenistan doğalgazı 75 dolardır. Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Türkmenbaşı'nın bu konuda sitemli konuşması da haklıdır. Kırgızistan Cumhurbaşkanı, 1999 Temmuzunda Ermenistan ziyaretinde (sözde) Ermeni soykırımı anıtını neden ziyaret ettiği sorusunu cevaplandırmadı. "İpek Yolu"nun yeniden faaliyeti gündeme geldi. Türkiye, "Aktau-Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı"na önem verdiğini ifade etti. Çarlık ve komünist Rusya, Türklüğü ortadan kaldırmayı başaramamıştır. Zirvede liderler anlaşamadılar ama bu 7 Türk ülkesi mensupları en fazla 10 gün bir arada yaşasa, birbirleriyle gayet iyi anlaşmaya başlarlar. Her birinin konuştuğu dilin kökü "Türkçe"dir. Maalesef Rusya Türk ülkelerinin dilinin, alfabesini bölerek bunları ayırdı. Ve bunlar ortak dil Rusça ile konuştular. Sadece Kazakistan'da 1928'den sonra 4 defa alfabe değiştirildi. Temennimiz kademeli olarak (bir anda değil) ortak bir alfabe ile ortak bir Türkçe lehçeye (İstanbul Türkçesi)ne geçiş yapılarak dil ve alfabe birliği neticesi Türk Dünyasının yakınlaşmasını hızlandırmaktır.