Türk Dünyası Zirvesi ve gerçekler

A -
A +

Türkiye'nin Orta Asya ve Kafkasya'daki Türk ülkeleri ile siyasi, ekonomik ve kültürel münasebetleri Sovyetler Birliği'nin dağılışından (1991) sonra başlar. Din, dil, tarih ve kültür birliği olan bu ülkelerle 1991'de hızlı bir şekilde başlayan yakınlaşma, maalesef Turgut Özal'ın vefatından ve Putin'in Rusya Devlet Başkanı olmasından sonra ise hızlı bir düşüş gösterdi. 26-27 Nisan 2001'de İstanbul'da 7'nci zirvenin (Türkçe Konuşan Ülkeler Zirvesi) Özbekistan hariç 7 Türk Devletinin liderlerini bir araya getirmesi bile bir başarıdır. Türk Zirvesi'nin ilki rahmetli Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı devrinde 30-31 Ekim 1992'de Ankara'da yapıldı. İkinci zirve 1994 yılında İstanbul'da, üçüncü zirve 1995'te Bişkek'te, dördüncü zirve 1996'da Taşkent'te, beşincisi 1998'de Astana'da, altıncısı 2000 yılında Bakü'de yapılmıştır. Büyük umutlarla başlayan zirvelerde maalesef beklenen önemli ekonomik, siyasi ve kültürel kararlar alınamadı. Bu ülkelerin halkları ile hükümetleri arasında uçurum vardır. Rusça bu Türk ülkelerinde halen devlet yazışmaları, ders ve bilim kitaplarında hakimiyetini sürdürmektedir. Bu ülkeler arasında ortak alfabe ve ortak dil ancak nesiller sonra belki gerçekleşebilir. Türk ülkeleri arasında ciddi ihtilaflar, kin ve düşmanlık yoktur. Birlikten kuvvet doğar; istense Türk Dünyası dünya siyasi platformuna güçlü bir topluluk olarak çıkar. Jeostratejik özellikleri yanında petrol, doğalgaz, pamuk, demir, altın, bor, krom bakımından çok zengindirler. Ancak birliğin güçlü olmasının önünde dış güçler ve bunların bu ülkelerdeki bürokrat uzantıları vardır. Geçmişte 1990'lı yılların başında, Türk Dünyasının bütünleşmesini 99 madde halinde yazmıştım. En azından Bilim Akademisi, ortak alfabe ve ortak lisan meselesi en kısa zamanda halledilmelidir. Türkçe dünyanın en fazla konuşulan 7 dilinden biri olup, sıradan bir dil değildir. Milletlerarası münasebetlerde her ülke, kendi menfaatleri için bazı gruplarda yer almaktadır. Avrupa Birliği bir nevi coğrafi bir birliktir. Ama aslında dini bir birlikteliktir. Avrupalı bazı siyasiler, yazarlar ve entelektüeller Avrupa Birliği'nin "Hıristiyan Kulübü" olduğunu açıkça ifade etmektedirler ve AB'nin Brüksel'deki merkezinin bulunduğu bina "Haç" şeklindedir. Avrupa Birliği'nin bayrağı da "Haçlı"dır. Bununla birlikte çok sayıda AB ülkesinin bayrakları da haçlıdır. NAFTA, EFTA, AGİT, PASİFİK BİRLİĞİ coğrafyaya bağlı milletlerarası kuruluşlardır. D-8 de hangi isimle olursa olsun İslâm Ülkeleri Ekonomik Birliği mahiyetindedir. Arap ülkeleri Arap Birliği adı altında birlik kurmuştur. Ancak Türk ülkeleri Türk Dünyası Birliği adını kullanmaktan çekinerek "Türkçe Konuşan Ülkeler" adını almıştır. Türkiye'deki Batı lobisi ve Türkiye'nin, "Batı acaba ne der?" endişesiyle Türk Dünyası Birliği kelimesinden kaçınılmıştır. Çünkü AB, ABD ve Rusya bu kelimeye karşıdırlar. AB ve Rusya lobisinin gayretiyle Türkiye'yi Rusya'ya bağımlı hale getirecek; Avrupa ve Rusya'nın birlikte Kafkaslar'a Orta Asya'ya ve Hazar enerji kaynaklarına yönelik projelerinin mahsulü olan "Mavi Akım" ile Türkiye, Orta Asya ve Kafkasya'dan koparılmıştır. Batı'nın desteğiyle Orta Asya ve Kafkasya'da Rusya'nın nüfusu yeniden güçlenmiştir. Orta Asya'da Rusya gibi Çin, Hindistan, İran ve İsrail'in etkinliği son derece artmıştır. Türkiye'nin itibarı ise hızla azalmıştır. Bu senaryoda en büyük destek Almanya'ya aittir. Almanya- Rusya- İran-Ermenistan ittifakıyla Berlin-Moskova-Erivan-Tahran-Basra Körfezi hattı ile Orta Asya Cumhuriyetleri ve Azerbaycan kuşatılmış ve bu ülkeler ile Türkiye arasına bir baraj konulmuştur. Rusya ve Çin'in baskısı ile kurulan ve Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın katıldığı Şanghay Beşlisi (çetesi)'nin asıl amacı Moskova ve Pekin'in Orta Asya'daki jeopolitik menfaatlerini garantiye almaktır. Ve en önemlisi Rusya ve Çin için tehdit sayılan milliyetçi görüş ve İslamiyeti yaşama görüşünü önlemektir. Rus lobisinin baskısı ile Orta Asya'da Türkiye silindi. Rusya ve Çin'in, 1960'tan bu yana ilk defa ortak askeri operasyonlarla Müslüman soykırımına başlayacağını tahmin ediyorum!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.