IMF dünyanın hiçbir ülkesinde ekonomiyi dar boğazdan çıkarmamıştır. Ülkemizde de farklı birşey olmayacaktır. Görünen odur ki, birkaç sene önceye kadar dışarıya tütün satan Türkiye, IMF sayesinde dışardan tütün satın almaya başlamıştır. İlk önce hayvancılığımızı, sonra tarımı çökerten IMF, şimdi de sanayimizi çökertmeye başlamıştır. Uygulattığı projelerle işsizlik çığ gibi artmıştır. Türkiye'nin hazineleri çok uluslu şirketlere adeta peşkeş çekilmiştir. "IMF çok uluslu şirketlerin çek-senet mafyasıdır" (Sinan Aygün) IMF Türkiye'nin üzerinde bir kene hatta akreptir. IMF'yi yalnız biz tenkit etmiyoruz Dış basında IMF aleyhinde çok ağır yazılar çıkmıştır. BBC'de program yapan, The Guardian gazetesinde yazılar yazan Amerikalı gazeteci Gregory Palast, IMF ve Dünya Bankası ile ilgili geniş araştırmalar yaptı. Nobel ödüllü ekonomist Joe Stiglitz'den bilgiler aldı. IMF ve Dünya Bankasında çalışan bazı kişiler çok gizli bir kısım bilgileri Palast'a aktardılar. Gregory Palast kendisi ile radyo röportajı yapan Alex Jones'e Venezuela darbesinden 1.5 ay önce yani 4 Mart 2002'de şunları söylemişti: "IMF dört safhalı bir program icra ediyor. Venezuela'da ilk üçü geçildi. Şimdi sıra dördüncü aşama olan darbeye geldi. Seçilmiş başkan Chavez iktidardan uzaklaştırılınca, IMF ABD'nin adamı olan geçici hükümeti destekleyecek. Çünkü Venezuela devlet başkanı IMF'ye hayır dedi. IMF ekip gönderdi ve şunu yap, bunu yapma demeye başladı. Chavez onları dinlemek yerine, petrol şirketlerinin vergi yükünü artırmaya niyetlendi. Buna izin vermek yerine onu ortadan kaldırmayı tercih edeceklerdir. Şimdi buradan ilan ediyorum. Venezuela devlet başkanı önümüzdeki üç ay içerisinde ya devrilecek ya da öldürülecektir." IMF'nin gizli anlaşmaları Gregory Plast'a göre "IMF ile herhangi bir ülke arasında yapılan anlaşmaların hiçbir önemi yoktur. Esas üzerinde durulması gereken IMF ile ilişkiye girmeyi kabul eden ülkelere imzalatılan gizli anlaşmalar... Bunların ülkeleri mahvedecek ayrıntıları ihtiva ettiği gerçektir. Ve her ülkeye tam 111 (yüzonbir) not imzalatılıyor. Bunlara uymayan kredi bulamıyor. Ülke yetkililerinin soygun ve yolsuzluklarına ses çıkarmıyorlar. Ama ülkenin hazineleri çok uluslu şirketlere devrediliyor. Ekvador ve Arjantin'de olduğu gibi milleti bölüyorlar. Arjantin'deki bankaların yarısı Amerikan Citibank'ın, Ekvador'daki boru hatları BP'nin elindedir. Arjantin su işlerine ENRON bakmaktadır ama Buenos Aires'te içecek bir damla su yok." Nobel ödüllü Joe Stiglitz öz eleştiri yaptığı için kovulduğunu dile getirdi: "Dünya Bankası ve IMF olarak nereye gitsek; o ülke ekonomisini mahvettik. Sokak hareketlerini düzenleyip, taviz alıyorlar. Bunu sorguladığım için beni kovdular."