Bazıları "sıktı artık" diyorlar mı bilmiyorum ama "bor madenleri hakkında" bıktırasıya ikâzlarda bulunduğumun farkındayım. Okuyucu, yazar ve politikacılardan çok mektup, mail, telefon aldım. Bana "Bor üzerindeki oyunları gündeme getirdiniz, bizi uyandırdınız" dediler. Ah keşke onların hassasiyetini Ankara'dakiler de paylaşabilse. Bugün bir başka mevzuda bıktırmaya devam edeceğim. Virjinya tütünü varken... Farkında mısınız bilmem yakında "Tütün kanunu" gündeme gelecek. IMF'nin istekleri doğrultusunda (büyük ihtimal) çıkacak olan kanun ülkenin sebeb-i felâketi olacak. Türkiye'nin hazinelerini çok uluslu (çoğu ABD'li Yahudi) şirketlere devretme işlemi, tuvalet bahşişi sayılan 10 milyar dolara havale edilecek. Zorla çıkartılan (Şeker kanunu) ile 1.5 milyon ton şeker açığımız olacak ve ilerdeki yıllarda bu açık katlanarak artacak. İhtiyaç döviz mukabilinde ABD ve AB stoklarından temin edilecek. Karaborsaya düşecek şeker yüzünden fakirler kuru üzüm ve kuru dut ile çay içecek. "Kıtlama" devri geri gelecek. Yaşım 72. Bazıları "deli mi ne" dese de bu tür yazılara devam edeceğim. Zira Türkiye üzerinde çirkin oyunlar oynanıyor. Hıristiyan Batı ve Siyonizm emperyalizmine göre "Anadolu Türklere bırakılmayacak kadar önemlidir." Bu güçler Türkiye Türkünü kürtaj, trafik, kötü alışkanlıklar ve terör ile yok edemeyince halkımızı açlığa mahkum etmeye çalışıyorlar. Bunun tek bir yolu var. Türk tarımını baltalamak. Efsane bitti Türkiye bir zamanlar dünyada kendi kendine yeterli 7 ülkeden biriydi. Ancak o efsane IMF, AB ve ABD sayesinde sona erdi. Büyük Ermenistan ve Nil'den-Fırat'a Büyük İsrail projeleri için Anadolu köyleri boşaltılmak isteniyor. Dış ülkelere göçün hızlanması için; Şeker, Tütün Kanunu çıkarılıyor. Basında yer alan bir habere göre: "Hükümet, IMF ve Dünya Bankası'na verilen sözler çerçevesinde, Türk Tarımına büyük bir darbe vurmaya hazırlanıyor. IMF'ye sunulan (Yeniden Yapılanma Programı) kapsamında Türk Tarımı dört aşamalı planla tasfiye edilecek. Fındık, tütün, şeker pancarı ekim alanları daraltılacak. TMO, minimum (en asgari) düzeyde alım yapması için yeniden yapılandırılacak. Tekel'in tüm fabrikaları, şeker fabrikaları ve çay fabrikaları özelleştirilecek." Bu hatıraya dikkat! 26 Mayıs 2001 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde Nazmi Kal, "Lozan'ın İntikamını mı Alıyorlar?" başlıklı yazısında enteresan bir hadise aktarıyor. Sunuculuğunu yaptığı TRT programında (yıl 1973) İsmet İnönü şöyle konuşmuş: "Lord Curzon ve Amerikan Sefiri oturmuş, konuşuyorduk. Lord Curzon, Muahededen memnun ayrılmıyoruz. Hiçbir şeyimizi kabul etmiyorsunuz. Hepsini reddediyorsunuz. Halbuki harap bir memleket alıyorsunuz. Bu ülkeyi imar etmeyecek misiniz? Bunu nasıl ve neyle yapacaksınız? (Amerikan Sefirini işaret ederek) Para bir bunda var, bir de bende var. Geleceksiniz diz çökeceksiniz, para isteyeceksiniz. Reddettiklerinizin hepsini cebimden çıkarıp size göstereceğim..." Her şey ortada... Ne dersiniz yoksa o günler mi geldi. İktidarın hataları yüzünden ortaya çıkarılan kriz, bahane edilerek Türkiye'nin zenginlikleri çok uluslu şirketlere devrediliyor. Avrupa Konseyi'nin Danimarka'da bir üniversite salonunda 571 bilim adamının toplantısında açış konuşması yapan Gaumand açık açık "Sizi bir konuda uyarıyorum. Avrupa Birliği önünde büyük bir düşman vardır. Bu düşman sadece ekonomik bir düşman değil, askeri bir düşmandır. Bu düşman Türkiye'dir. Türkiye önümüzdeki 5 yıl içinde şu veya bu şekilde pasifize edilmeli ve ekonomisi çökertilmelidir" diyor. Çok söze hacet var mı bilmem?!.