20. ve 21. asırda "Büyük Devlet" olmanın yolu kendi değerlerini, bütün dünyaya ya da en azından çoğunluğa kabul ettirerek, bunların da kendi sistemini benimsemesi ile mümkündür. Bush iktidarına kadar ABD, örnek bir ülke dünya kamuoyunda hayranlık duyulan ve taklid edilen bir devlet idi. Gerçi Bush iktidarı öncesinde ABD'nin derin devlet stratejisi dünya hakimiyeti ve ABD'ye hakim olan çok uluslu şirketlerin dünyanın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmek idi. Ve bu hedefi komünizmle mücadele, insan hakları, demokratikleşme ve bir verip faizi ile en az 10 misli geri alan kredi ile yaptılar. Dahası çeşitli yardım ve yan kuruluşlarla son derece başarılı bir taktik ile ABD'nin emperyalizmini muhtelif kılıflar içinde gizlediler. Ama Afganistan ve Irak'ın işgali ile dünya kamuoyunun ve ABD'nin uşakları hariç çok sayıda ülke lider ve aydınlarının gözü açıldı. Doğrusu ABD'nin Irak işgali dünya kamuoyunun gözlerini açan bir ameliyat oldu. Düşüş zirveden başlar Zirve düşüşün, dip ise yükselişin başladığı yerlerdir. Yükseliş cemiyetin temeli olan aileden, ailenin yükselişi ise kadından başlar. Hayâ duygusunu kaybeden kadınların çoğunlukta olduğu bir ülke yıkılmaya mahkumdur. Emperyalist güçler ve münhasıran ABD, sinema sektörü, basın ve televizyon ile İslâm ülkelerinde kadının hayâ duygusunu, iffet ve namus mefhumlarını imhayı bir numaralı hedef olarak seçmiştir. İslam ülkeleri gibi Batı ülkelerinde kadının örtüsüne saldırılar elbette sebepsiz değildir. İslam ülkeleri Osmanlı, Selçuklu, Gazneli, Abbasi, Emevi, Hindistan'daki Türk İslâm Devletleri, İspanya'da kurulan ve Avrupa'ya ilim ve fen aktararak, onları karanlık bir çağdan çıkaran (Endülüs) devletinde cemiyetin temelinin iffet, hayâ, ilim sahibi anne ve eşlerin (İslâm hanımları) olduğu görülür. Ne zaman ki kadınların bazısı nefis ve şehvetlerinin esiri olarak haram bataklığına saplanmışsa, yetişen nesiller o yüksek medeniyeti muhafaza edememiş ve esaret altına düşmüşlerdir. Bu düzen yıkılmaz mı? İnsanlık şu anda ahlaki değerlerden uzak ve mahrum bir dünya düzenine mahkumdur. İslâm ülkeleri ve bütün insanlık ancak bu mahkumiyetten; âlemlere rahmet olarak gönderilen güzeller güzeli, şan ve şerefi çok yüce Sevgili ve Şerefli Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) ve O'nun Eshab-ı kiramının (Rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecmaîn) ahlâkı ile şereflenirse kurtulur. Bunun dışında her çare, çaresizlik ve felâkete giden yoldur. Gelişmiş ülkeler (G-7)nin nüfusu dünya nüfusunun yüzde 11'i iken dünya ticaretinin yüzde 70 ve dünya gelirinin yüzde 90'ına sahiptir. Avrupa'da bir inek için günde 2 dolar (sübvansiyon) verilirken; dünyada 2 milyar insanın günlük kazancı 2 doların altında olması üzücü olmanın çok çok ötesindedir.