Yunanistan Devleti, anayasa ile belirlenmiş bulunan hakim din nedeniyle laik bir ülke değildir. Bunun sonucu olarak devlet ve kilise iç içe geçmiş ayrılmaz bir bütün meydana getirmiştir. Yunanistan'da dini yapının tartışılmasına ilâve olarak devlet-kilise münasebetleri gündeme gelmektedir. Örneğin devlet ile kilisenin birbirinden ayrılması maksadıyla din ve eğitim işleri bakanlığı tarafından 2002 Mayıs ayı içinde Selânik'te bir konferans tertiplenmiştir. Yunanistan'da dinin devlet içindeki etkinliğinin boyutlarını incelemek maksadıyla faktörler, hukuki yapı hariç, geleneksel ve pratik olarak ikiye ayrılabilir. Geleneksel faktörlerde: Sosyal, tarihi, etkileşim, Ortodoks dinin yapısı ele alınabilir. Pratik faktörler ise kilise tarafından idari sistem içinde yapılması gereken işlemler olarak özetlenebilir. Geleneksel faktörler kapsamında birinci öncelikli olarak sosyal yapı esas alınmalıdır. Günümüzde, hakim olan din kavramı Yunanistan'da fiili geçerliliğini kaybetmektedir. Ortodokslar azalıyor Bunun başlıca sebebi Türk azınlığın yanı sıra 700 bine varan Arnavut göçmenler ile Yunan asıllıların diğer dinlere duydukları ilgi gelmektedir. Yunanistan nüfusunun 11 milyonun altında olduğu dikkate alındığında nüfusun yüzde 85'inin Ortodoks olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu oranın son 10 yılda yüzde 97'den bu seviyelere düşmesi, kilise üzerinde radikal bir etki meydana getirmekte ve kiliseyi hırçın bir tutum izlemeye zorlamaktadır. Bu kapsamda dikkate alınması gereken diğer bir faktör ise yüzde 85'lik oran içinde gerçekten Ortodoks dinine inananların sayısının azlığıdır. Günümüzde Yunan toplumunda özellikle AB üyeliği sonrasında meydana gelen ekonomik ve sosyal değişiklik dikkate alındığında kişilerin kiliseye karşı güvenlerinin gittikçe zayıfladığı ve aynı kapsamda dine olan katı bağlılığın kalmadığı görülmektedir. Bu şartlar altında "hakim din" olarak ifade edilen Ortodoks inancına bağlı kesimin yüzde 80'in altında olduğu söylenebilir. Kilisenin hakimiyeti azalıyor Sosyal yaşantı üzerindeki diğer bir etki ise, kilisenin inandırıcılığının gittikçe azalmasıdır. Bunun en büyük sonuçlarından birisi kilise tarafından kimlik kartlarında dini tercih hanesinin kaldırılması olayında görülmüştür. Büyük söylemlerle referandum yapılması için imza toplamaya başlayan kilise kendi iddialarına göre sadece 2.5 milyon (nüfusun yüzde 25'i) adet civarında imza toplayabilmiş ve bu karardan Cumhurbaşkanı Stephanopoulos'un sert açıklamaları sonrasında vazgeçmek zorunda kalmıştır. Ayrıca din adamlarının yolsuzluklara karışması, çarpık cinsî sapık ilişkiler içinde olması ve kişisel ihtirasları toplumu din adamlarından uzaklaştıran etkiler olarak belirtilebilir. Hatta Lamia'da damadın kilisede evlenmediğini anlayan papaz Loannis Augeris'in düğün merasimini icra etmemesi gibi aşırı örnekler bile mevcuttur.