Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da, Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu'nun Türkiye'yi ziyareti öncesi ve sonrası bazı medyanın Yunanistan ve Papandreu lehinde yaptığı propaganda, Türkiye'nin değil bazı iş adamlarının menfaati içindir. Yunan halkı ile Yunanistan devletini birbirine karıştırmak yanlış olur. 1830 yılında Osmanlıdan koparılan Yunanistan, üç temel üzerine kurulmuştur. (Türk düşmanlığı-Megalo idea-Ortodoksluk) Hiçbir hükümet, parti ya da siyasi bu temelleri (tabuyu) yıkamaz. Yunanistan'ın iyi niyetinden bahsederken ya tarih bilmiyorlar ya da çok gafiller. Türkiye aleyhine olan her faaliyetin arkasında Yunanistan vardır. Kaldı ki Hıristiyan emperyalizmi, kilisenin haçlı zihniyeti ve savaşında Yunanistan sadece satranç tahtasında her an feda edilecek "asker"dir. Ne kale, ne vezirdir. Şah ise asla değildir. ABD ve AB'nin menfaatleri Türk-Yunan ihtilafları, düşmanlığı temeline dayanır. Aslında Yunan halkının önemli kısmı Anadolu'dan Lozan sonrası Yunanistan'a gidenlerdir ve bunlar Yunanistan'da ikinci sınıf vatandaştırlar. Papandreu'nun da ifade ettiği gibi Yunan halkının % 70'i Türkiye ile iyi komşuluk münasebetlerinden yanadır. Varsayalım Türkiye-Yunanistan arasında iyi münasebetler oldu. Ege Denizi'ndeki binlerce ada Anadolu'ya daha yakındır. İhtiyaçlarını daha ucuza Anadolu'dan temin ederler. Bu ise Yunanlı iş adamlarının işine gelmez. İki ülke arasındaki ticari münasebetler ise iki ülke halkının sosyal, kültürel ve hatta siyasal yakınlaşmasını temin eder. Buna Yunanistan rıza göstermez. ABD ve AB ise asla müsaade etmez. Yunan halkına Türk düşmanlığını aşılayan, fitne tohumlarını eken Batı'dır. Esasen İngiltere, Fransa ve Rusya Yunanistan'ı Osmanlıyı bölmek, Balkanlar, Ege ve Akdeniz'den atmak maksadıyla kurdular. Batılı tarihçilerin eserlerinde bu açıkça itiraf edilmektedir. Bugünkü Yunanlıların damarlarında zerre kadar eski Yunan kanı olmadığını Ortodoks Türk, Arnavut, Ulah, Makedon, Sırp, Hırvatlara, Fener Patrikhanesi ve Fransa medyasının Yunanlılık şuuru aşılayarak sanal ve yapay bir millet olduğunu Batılı tarihçiler vesikalarla ifade etmektedirler. Şu anda Türk-Yunan münasebetlerinde "inisiyatif" Yunanistan'ın elindedir. Atina'nın "ince hesapları" vardır. Türkiye'yi sertleştirerek değil uysallaştırarak hedefine ulaşmak istiyor. Yunanistan "Türkiye" dahil düşmanı olmayan ülkedir ama muazzam ölçüde silahlanmaktadır. Yunan Başbakanı Kostas Simitis askeri harcamada kısıntı yaparken muhaliflerine "Türk ordusu bizim için silahlanmıyor" demiştir. Türkiye'nin kara ve deniz olmak üzere 13 komşusu vardır. Yunanistan neden savunmada kısıntı yapmıştır? 2004 Olimpiyatları Atina'da olacaktır ve henüz hiçbir hazırlık yoktur. Kaldı ki Eylül 2000 tarihinde, Yunanistan Savunma Bakanı Akis Gohacopulos, gelecek on yıl içindeki Yunan savunma stratejisini tespit etme toplantısı akabinde yaptığı açıklamada: "Yunanistan için esas tehdit ve tehlikenin Türkiye olduğunu" ifade etmiştir. Aynı tarihte ise 15 adet Mirage 2000-5 savaş uçağı, 200 adet havadan havaya Mica füzesi ve 56 adet Cruise füzesi almak ve mevcut Mirage uçaklarını Fransa'da modernize etmek için anlaşmalar yapmıştı ve bu anlaşmalar yürürlüktedir. Almanya'nın Türkiye'ye sattığı Leopar-2 tanklarından 500 adet almak için anlaşmıştır. Papandreu'nun "Türkiye artık bizim düşmanımız değil" sözüne elbette inanmak isteriz. Ama yine de bu sözü ihtiyatla karşılamalıdır. Yorgo Papandreu bu sözünde ne derece samimidir? Zaman bunu gösterecektir. Yunanistan'da neşredilen "To Vima" gazetesi "Atina'nın silahlanma harcamalarında kısıtlama yoluna gitme kararını, Türkiye'nin uluslararası para fonu (IMF) ile olan anlaşmasında yer alan bazı maddeleri önceden öğrenmesi sebebiyle aldığını" iddia etti. Hükümet yanlısı gazete, haberinde "IMF'nin Türkiye'ye ekonomik destek için öne sürdüğü şartlarla ilgili çok gizli bilgilerin" Başbakan Kostas Simitis ile Milli Ekonomi Bakanı Yannos Papandoniu'ya ulaşması sonucunda, Atina'nın bilgileri dikkatle ve gizlice değerlendirerek, silahlanma konusunda kısıtlama yoluna gidilmesi ve bazı programların da ertelenmesi kararını aldığını yazdı. Papandreu'nun sözlerini değerlendirmek gerekirse "Zarf Yorgos Papandreu ama mazruf Andreas Papandreu"dur. Andreas Papandreu 1923'ten bu yana en aşırı Türk düşmanıdır. Aslında bugünkü Mora Yarımadası ile Ege Adalarının ilk sakinleri Türk kavimleridir. Kültürlerini koruyamadılar ve Ortodoks olup sonra Yunanlı oldular. Ekim 2000'de bir Yunan yazarı (Kronyatikis) Akropoliste'ki yazısında "Bugün Türklerin elinde bulunan toprakların hepsi bizimdir. Bu toprakları elimizden aldılar" demektedir. Bu temelsiz ve yanlış görüşe sahip Yunanlı'da samimiyet aranamaz...