Kardeşleri Yusuf aleyhisselâmı kuyuya attıktan sonra akşam eve döndüler. Eve yaklaşırken, her biri yalancıktan ağlamaya, bağrışıp çığrışmaya başladı. Yakûb aleyhisselâm onların ağlamalarını işitip dışarı çıktı, hepsini üzüntülü bir hâlde gördü. Onlara; "Sürülerinize mi bir şey oldu? Ne var?" dedi. Onlardan; "Hayır!" cevabını alınca, Hazreti Yusuf'un nerede olduğunu sordu. Onlar da getirdikleri kanlı gömleği göstererek dediler ki: - Ey babamız! Biz yarış yapmak üzere gitmiş, Yusuf'u da eşyalarımızın ve elbiselerimizin yanına bırakmıştık. Geri döndüğümüzde bir de ne görelim, onu kurt yemiş! Biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın. - Hayır, nefsleriniz sizi aldatıp böyle büyük bir işe sürüklemiş. Artık bana düşen sabr-ı cemildir. Sizin bu yaptıklarınız üzerine sabrımla Allahü teâlâdan yardım isterim. Yakûb aleyhisselâm, oğullarının verdiği habere karşı tahammül gösterebilmek için, Allahü teâlâdan yardım istedi. Çünkü, sabredebilmek, musibete tahammül göstermek, ancak Allahü teâlânın yardımı ile mümkündür. İnsanda nefsanî ve ruhî sebepler vardır. Nefsanî sebepler, insanı belâ ve musibete karşı feryada yöneltir. Ruhî sebepler ise, sabretmeye ve kadere rıza göstermeye sevkeder. Belâ ve musibete duçar olduğu zaman, insanın içinde, bu iki sınıf arasında mücadele başlar. Allahü teâlânın yardımı olmazsa, nefsanî sebeplere galip gelinemez. Çünkü insanın nefsi devamlı feryat eder, hiçbir zaman sabır ve rıza göstermez. Aslında Yakûb aleyhisselâm, oğullarının Hazreti Yusuf'a haset ettiklerini ve onun hayatta olduğunu biliyordu. Çünkü daha önce gördüğü rüyayı Yusuf'a; "Rabbin seni seçecek!" şeklinde tabir etmişti... Yusuf aleyhisselâm kuyuya atıldıktan bir müddet sonra, Medyen'den gelip Mısır'a gitmekte olan bir kervan, kuyunun yakınında konakladı. Su getirmesi için sakalarını kuyuya gönderdiler. Saka, kuyunun başına varıp, kovasını sarkıttı. Kova, kuyunun dibine inince, Yusuf aleyhisselâm da kovayla beraber dışarıya çıktı. Saka, su beklerken, gözün görmediği derecede güzel bir çocuk çıkmıştı. Heyecanla arkadaşlarına, "Müjde, işte bir civan!" diye seslendi. Bu hâdiseden sonra, kardeşleri kuyuya gelip bakmışlar, Yusuf aleyhisselâmı bulamayınca, öldü diye kesin hüküm vermişlerdi.